Yılın başında, bu sütunda, 2010’un sokağın yılı olacağını belirtmiştim. Krizden yeniden büyümeye geçen Türkiye’de, 2010’un başlarında Tekel işçilerinin eylemleri ile sokağın sesi yükselirken, arkası gelmedi. Yaşanan yoğun yoksullaşma ve geriletilemeyen işsizliğe rağmen sokağın, Türkiye’de sesi yeterince çıkmadı. Bunda, alt sınıfların örgütsüzlüğü, sendikaların güçsüzlüğü, kofluğu ana etken. 2010, AB için de sokağın yılı olacak demiştik. Yunanistan’da , İspanya’da, İrlanda’da özellikle de Fransa’da sokak ayakta. Fransa, geleneksel devrimciliğini sergiliyor. Sendikalar 3 genel grev düzenlediler. Irkçılığa karşı eylemler ve 2 Eylül’de Fransa genelinde yapılan yürüyüşlerle birlikte, 5 geniş katılımlı eylem gerçekleştirildi. Bunlar Fransa’da son yıllarda gerçekleştirilen en geniş katılımlı işçi eylemleri olarak tarihe geçti. Grevlere liseliler de katıldılar.

***
Adı, Manchester United ile özdeşleşmiş topu ve ırkçı fanatikleri sıkı şutlayan Fransızların efsanevi forveti Eric Cantona (44), Fransa’daki grev eylemlerini pek klasik bulmuş olacak ki, yeni “devrim formülleri” attı ortaya. Çekin paralarınızı bankadan, bakın bakalım kapitalizm ortada kalır mı, dedi. Yoldaş Cantona’ya göre, mevduatları çekmek, "sosyal ve ekonomik bir devrim" olacaktı. Eric Cantona'nın bu konuşmasını Youtube'da 40 bin civarında kişi izledi. Ayrıca, "StopBanque" ("Bankaları Durdurun") isimli bir örgütlenme de başlatıldı. Yaklaşık 14 bin kişinin, 7 Aralık günü Cantona'nın önerisine uyarak paralarını bankalardan çekeceği iddia ediliyordu. Fransa'da başlayan hareketin İngiltere'de de ilgi gördüğü belirtiliyordu.

***
Cantona yoldaşın memleketi Fransa’da ve genelde Avrupa’da bu formül işe yarar mı ? Yaramaz. Bizden örnekle ilerleyelim. Kimindir bankalardaki mevduatın büyüğü, kaç kişinin?



Bizde bankalarda 564 milyar TL mevduat var. Bunun 380 milyar TL kadarı tasarruf mevduatı. Görünürde, banka cüzdanı sayısı 75 milyon kadar. Bu, 75 milyon kişi demek değil. Bir kişinin 5- 10 hesabı olabilir. Şimdi bakın ne durumdayız: Bankalarda 1 milyon TL’nin üstünde mevduatı olan cüzdanlar onbinde 3 ama, bu mutlu azınlığın toplam mevduattaki payı yüzde 46,6. Bankadaki birikimi 250 bin TL ile 1 milyon TL arasında olan rantiyelerin toplam cüzdan sahipleri arasındaki oranı binde 2, ama mevduattaki payları yüzde 14,5. Şimdi, birikimi 250 bin TL’nin üstünde olan rantiyelere toptan bakalım: Sayıları binde 2,3 ama paranın yüzde 61’ine sahipler. Onlara, 50 bin liranın üstünde birikimi olan cüzdanları eklersek ne oluyor: Cüzdanların yüzde 1,2 kadarı bankalardaki paranın yüzde 80 küsuruna hakim. Bunlar, öyle böyle değil, bankaların yılda verdiği 35 milyar faizin yüzde 80’ini alıyorlar. Hesap sayısı 75 milyon ama bunun yüzde 54’ünde para yok. Öyle olunca mevduatın yüzde 80’ine sahip olanları yüzde 1 değil de yüzde 2 yapalım, sonuç yine değişmez…


Şimdi Cantona yoldaşın devrim için formülünü bizim mudilere önersek. Bunlardan paranın yüzde 80’ine hükmeden yüzde 1-2’lik rantiyeler eyleme katılmaz.Diğer yüzde 98 eyleme katılsa bile cürümleri kadar yer yakarlar. Bizdeki bu gelir-servet eşitsizliği, Avrupa’da farklı mı? Bizdeki kadar olmasa da orada da yüzde 1’lik azınlık hakimiyeti var. Cantona, “Bütün mudiler birleşin” sloganıyla, suya yazı yazıyor. Klasik ama her zaman geçerli devrim formülü ise şudur: “Bütün işçiler birleşin”…Çünkü, birikime can veren tasarruflar değil, işçilerin karşılığı ödenmemiş emekleridir. Birikim çarkı onlarla döner, onlar durursa çark da durur.

Yine de, mevduat sahipleri ile de olsa “devrim” rüyası görebilen Cantona’ya bin selam…