Şirket Adına Düzenlenen Ödeme Emrinin Şirketin Bilinen Adreslerine Tebliğ Edilmeden Doğrudan Şirket Müdürünün İkametgah Adresine Tebliğ Edilmesi Şirket Adına Düzenlenen Ödeme Emrinin Şirketin Bilinen Adreslerine Tebliğ Edilmeden Doğrudan Şirket Müdürünün İkametgah Adresine Tebliğ Edilmesi

Danıştay 9. Daire

2020/696

Ana kural vergi tekniği raporunun ihbarname ekinde tebliğ edilmesi olmakla birlikte, tebliğ edilmediği durumlarda eksikliğin mahkeme tarafından giderilmesi mümkün olduğundan, vergi tekniği raporunun ihbarname ile birlikte tebliğ edilmemesinin, tesis edilen işlemi hükümsüz kılacak nitelikte esasa etkili bir şekil hatası teşkil etmeyeceği, bu durumda vergi tekniği raporu da incelenmek suretiyle uyuşmazlığın esası incelenerek bir karar verilmesi gerekirken, cezalı tarhiyatın kaldırılmasında hukuka uygunluk bulunmadığı hk.

İstemin Özeti: Davacı adına, sahte fatura düzenleyerek komisyon geliri elde ettiği yolunda düzenlenen vergi tekniği raporu done alınmak suretiyle takdir komisyonu kararına dayanılarak re’sen tarh edilen üç kat vergi ziyaı cezalı 2012 yılı gelir vergisi ile 2012/0cak-Mart, Nisan-Haziran, Temmuz-EylüI, Ekim-AraIık dönemlerine ilişkin geçici verginin kaldırılması istemine ilişkin olarak Vergi Mahkemesi kararıyla: davacı hakkında düzenlenen 13.05.2013 tarih ve … sayılı vergi tekniği raporu ile sahte fatura düzenlediğinin tespit edilmesi üzerine ilgili dönem matrahı takdir komisyonunca tespit edilerek cezalı tarhiyatların yapıldığı, Vergi Usul Kanunu’nun 34 ve 35. maddelerinde, ihbarname ile birlikte takdir komisyonu kararı veya inceleme raporunun birer suretinin de ihbarnameye eklenmesini öngören düzenlemesi ile talep veya dava hakkının gereği gibi kullanılmasının amaçlandığı, bu nedenle, mükelleflerin uzlaşma, dava açma ve savunma gibi yasal haklarını kullanabilmesi için tarhiyatın dayanağı olan ve tarhiyatın yapılma nedeni ile matrah farkının tespitine ilişkin hesaplamaların nasıl yapıldığına dair açıklamaları içeren takdir komisyonu kararının, vergi inceleme raporunun ve tarhiyata dayanak alınan mükellef adına düzenlenmiş vergi tekniği raporunun ihbarnameye eklenmesi gerektiği, tarhiyatlar ile dayanağı takdir komisyonu kararlarının davacıya tebliğ edilmesine karşın tarh nedenini, matrahın bulunuş yöntemini ve tarhiyatın dayanağına ilişkin bilgi ve belgelerin gösterildiği vergi tekniği raporunun tebliğ edilmemesinin davacının hangi suç ile isnad edildiğini öğrenme ve bu duruma göre savunma yapma hakkının ihlali sonucunu doğurması nedeniyle davacı hakkında tesis edilen işlemi hükümsüz kılacak nitelikte esasa etkili bir şekil hatası olduğundan dava konusu cezalı tarhiyatlarda hukuka uyarlık bulunmadığı gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiştir.

Bölge İdare Mahkemesince, istinaf başvurusuna konu Vergi Mahkemesi kararının usul ve esas bakımından hukuka uygun olduğu belirtilerek 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanun’un 45. maddesinin 3. fıkrası uyarınca istinaf başvurusunun reddine karar verilmiştir.

Davacı, hakkında düzenlenen vergi tekniği raporunda yapılan tespitlere dayanılarak takdire sevk işleminin yapıldığı, takdir komisyonu kararları uyarınca yapılan tarhiyatların yasaya uygun olduğu iddiasıyla kararın bozulması istenilmektedir.

Karar: Davacı adına, sahte fatura düzenleyerek komisyon geliri elde ettiği yolunda düzenlenen vergi tekniği raporu done alınmak sureliyle takdir komisyonu kararına dayanılarak re’sen tarh edilen tekerrür hükümleri uygulanmak suretiyle artırılan üç kat vergi ziyaı cezalı; 2012 yılı gelir vergisi ile 2012/0cak-Mart, Nisan-Haziran, Temmuz-Eylül dönemlerine ilişkin geçici verginin kaldırılması istenilmektedir.

Hak arama hürriyeti doktrinde, idari, siyasal ve yargısal başvuru olmak üzere üçe ayrılmaktadır. İdari ve siyasal başvuru yöntemleri Anayasamızın 40. ve 74. maddelerinde yerini bulmuşken, yargısal başvuruya ilişkin 36. maddesinde, herkesin, meşru vasıta ve yollardan faydalanmak suretiyle yargı merciileri önünde davacı veya davalı olarak iddia ve savunma ile adil yargılanma hakkına sahip olduğu yolundaki düzenlemeyle, hak arama özgürlüğü; kişilerin yargı organları önünde davacı veya davalı olarak haklarını savunabilmek için başvurabilmesi ve bu organlar önünde adil ve hakkaniyete uygun bir şekilde yargılanma hakkının bulunması olarak tanımlanmıştır.

2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 16. maddesinin 1. fıkrasında, dava dilekçelerinin ve eklerinin birer örneği davalıya, davalının vereceği savunma davacıya tebliğ olunacağı, 2. fıkrasında da, davacının ikinci dilekçesinin davalıya, davalının vereceği ikinci savunmanın da davacıya tebliğ edileceği, buna karşı davacının cevap veremeyeceği, ancak, davalının ikinci savunmasında, davacının cevaplandırmasını gerektiren hususlar bulunduğu davanın görülmesi sırasında anlaşılırsa, davacıya cevap vermesi için bir süre verileceği belirtilmiştir.

Aynı Yasa’nın 20. maddesinde de, Danıştay ile idare ve vergi mahkemeleri, bakmakta oldukları davalara ait her çeşit incelemeleri kendiliklerinden yapacakları, mahkemelerin belirlenen süre içinde lüzum gördükleri evrakın gönderilmesini ve her türlü bilgilerin verilmesini taraflardan ve ilgili diğer yerlerden isteyebilecekleri, bu husustaki kararların, ilgililerce, süresi içinde yerine getirilmesinin mecburi olduğu açıklanmıştır.

213 sayılı VUK’un 3/B maddesindeki vergilendirmede vergiyi doğuran olay ve bu olaya ilişkin muamelelerin gerçek mahiyetinin esas olduğu, vergiyi doğuran olay ve bu olaya ilişkin muamelelerin gerçek mahiyetinin yemin hariç her türlü delille ispatlanabileceği ve iktisadi, ticari ve teknik icaplara uymayan veya olayın özelliğine göre normal ve mutad olmayan bir durumun iddia olunması halinde ispat külfetinin bunu iddia eden tarafa ait olduğu belirtilmiştir.

İdari yargılamada re’sen inceleme ilkesi geçerli olup, bu ilke uyarınca yargı yerlerinin görülmekte olan davalara ilişkin her türlü bilgi ve belgeyi isteme ve inceleme hakkı bulunmakta öte yandan; silahların eşitliği ve iddia ve savunmalar ile deliller karşılıklı olarak davanın taraflarına tebliğ edilmekte, ilgililer haklarında tesis edilen dava konusu idari işlemi ve bu işlemin tesis edilme sebeplerini, idarelerin dayandığı mevzuat hükümleri ve yine kendilerine ilişkin olarak idarelerin uhdesinde bulunan bilgi ve belgeleri öğrenmekte, dava dilekçelerinde veyahut kendilerine tebliğ edilen savunma ve eki bilgi ve belgelere karşı verecekleri ikinci dilekçelerde bu bilgi ve belgelerde yazılı olgulara göre gerekli açıklamaları özgür bir biçimde yapabilmekte dolayısıyla Anayasa ile güvence altına alınan hak arama ve savunma hakkı özgür ve kısıntısız bir biçimde kullanılabilmekledir.

Uygulamada, genellikle vergi tekniği raporuna atıfla düzenlenen vergi inceleme raporları ve/veya takdir komisyonu kararlarının tebliğ edildiği ancak, tarh nedenini, matrahın bulunuş yöntemini ve tarhiyatın dayanağına ilişkin bilgi ve belgeleri gösteren vergi tekniği raporunun tebliğ edilmediği görülmektedir. Ana kural vergi tekniği raporunun ihbarname ekinde tebliğ edilmesi olmakla birlikte söz konusu raporun tebliğ edilmediği durumlarda mahkeme tarafından ara kararıyla istenmesi ya da re’sen idarece dava dosyasına sunulması üzerine, davacıya, anılan rapor tebliğ edilerek, haklılığını ortaya koymaya yönelik delilleri ileri sürmesine imkan verilmek suretiyle, bu eksikliğin yargılama aşamasında mahkeme tarafından giderilmesi mümkündür.

Vergilendirme işlemi yapılırken, Kanuna uygun olarak biçimlendirilen muamelelerin biçimselliğinin ötesine geçilerek, muamelenin tarafları arasında oluşan maddi ve hukuki ilişkinin gerçek mahiyetinin araştırılması gerekmektedir. Kanun, gerçek mahiyetin ortaya çıkarılmasında yemin hariç her türlü delile izin vermiştir. Bu deliller, tarafların ikrarı, vergiyi doğuran olayla ilişkisi doğal ve açık bulunan tanık ifadesi, muamelenin taraflarının ekonomik ve ticari konumları, işyerlerinin durumu, arandığında bulunup bulunamamasına ilişkin tespitler olabilir.

Uyuşmazlıkta, davacı hakkında düzenlenen ihbarnamelerin takdir komisyonu kararı ile birlikte davacıya tebliğ edilmesi üzerine dava açılmıştır. Vergi tekniği raporu davalı idarece savunma dilekçesine eklenmiştir.

Olayda takdir komisyonu kararı ve vergi ceza ihbarnamelerinin tebliğ edildiği görüldüğünden, vergi tekniği raporunun ihbarname ile birlikte tebliğ edilmemesi, davacı hakkında tesis edilen işlemi hükümsüz kılacak nitelikte esasa etkili bir şekil hatası teşkil etmemektedir.

Bu durumda, vergi tekniği raporu da incelenmek suretiyle uyuşmazlığın esası incelenerek bir karar verilmesi gerekirken, anılan gerekçeyle cezalı tarhiyatın kaldırılmasına hükmeden mahkeme kararında hukuka uygunluk bulunmamaktadır.

Açıklanan nedenlerle: Davalının temyiz isteminin kabulüne, davanın yukarıda özetlenen gerekçeyle kabulüne ilişkin Vergi Mahkemesi kararına yönelik istinaf başvurusunun reddi yolundaki Bölge İdare Mahkemesi 1. Vergi Dava Dairesi’nin 28.02.2017 tarih ve E.2017/330, K.2017/433 sayılı Kararı’nın bozulmasına, yeniden bir karar verilmek üzere dosyanın Bölge İdare Mahkemesi 1. Vergi Dava Dairesine gönderilmesine, kesin olarak oyçokluğuyla karar verildi(*).

 

(*)         KARŞI OY: Temyiz isteminin reddi ile temyize konu Vergi Mahkemesi kararının onanması gerektiği oyuyla karara katılmıyorum.

Editör: Haber Merkezi