Çocukken Gürcan’a ne olmak istediği sorulduğunda o hep aynı cevabı verirmiş: Doktor. Hiçbir mesleği doktorluk kadar önemli bulmuyor. Bir insanı, bir canlıyı
![[Haber görseli]](http://www.cumhuriyet.com.tr/thumbs/119x163/Archive/2015/8/16/346495_resource/20.jpg)
Gürcan, hamburger dükkânından aldığı parayla evin bütçesine katkıda bulunmaya çalışıyor, ama aldığı para komik. Asgari ücret alıyor Gürcan. Öğlen ve akşam yemeklerini dükkândan yiyebilir, ama üçüncü ayın sonunda hamburger gördüğünde midesi bulanmaya başladı. Şimdi simitle, komşu dükkândan getirilen dönerle idare ediyor. Üst baş mı... En son ayakkabıyı bir yıl önce aldı. Kazakları bir kız arkadaşından. Gürcan’ın marka tutkusu zaten yoktu, giderek iyice yok oldu. Şimdi bir blucin, bir kazak, o kadar. Gözü bazen şık bir çantaya takılıp kalsa da hemen evi geçindirmek isteyen annesini düşünüp vazgeçiyor. Sinema, tiyatro gibi yerlere gitmeyeli çok oldu. Oysa Gürcan müziksever, sinemasever, dans etmeyi sever... Bunları çoktan unuttu. Bir erkek arkadaşı bile yok. Bunun için zaman ister. Az da olsa para ister. Onun kendisi için harcayacak tek bir dakikası bile yok, tek bir dakikası. Gürcan uykulu gözlerle otobüsten dışarı bakıyor, az sonra okula gelmiş olacak. Aklı, beslenme yetersizliğinden ötürü hastanede yatan arkadaşında. Dışarıda yağmur var. Uzakta Gürcan yağmur altında koşuyor, az sonra anatomi dersi başlayacak.
Yazarın notu: “Kimselerin onlardan haberi yok dedilerse de inanmayın. Akan sular, parıldayan ay ve usulca doğan güneş her şeyi gördü. Ve onların belleği asla unutmaz.”