I. MİRAS HUKUKU’NA GİRİŞ
A. Miras Hukuku’nun Hukuk Sistemimizdeki Yeri
Miras Hukuku, hukuk sistemimiz içerisinde Özel Hukuk’un ilgi ve inceleme alanına girmekte ve 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun üçüncü kitabında düzenlenmektedir.
B. Miras Hukuku Kavramları
Hukuk sistemimizde kabul görmüş ve sıklıkla kullanılan, Miras Hukuku’na özgü bazı kavramlar mevcuttur. Söz konusu kavramların ve anlamlarının bilinmesi, yasal düzenlemelerin anlaşılabilirliği ile konunun kavranabilmesi bakımından büyük önem arz etmektedir.
Miras; ölen bir yakınından kalan mal mülk, para veya servettir. Miras şirketi; mirasın açılmasından, bölüştürülmesine kadar, mirasa dahil olan mal, hak ve borçların oluşturduğu topluluktur. Muris; kazandıran; veren; miras bırakan, ölümüyle, hakkında Miras Hukuku hükümlerinin uygulandığı kişidir. Mirasçı; miras hakkına sahip olan ve mirasın intikal ettiği kimsedir. Tereke; ölen kimseden, geride bıraktığı mirasçılarına kalan mal, ölenin terk ettiği, sağlara bıraktığı mal, mirasçılara kalan malvarlığıdır. Zümre; Miras Hukuku’na özgü kavramlardan bir diğeri olup, mirasçılar arasındaki dereceyi ve mirasçılıktaki sırayı ifade etmektedir. Halefiyet; ardıl, yerine geçme, yerine geçendir. İntikal; bir mal üzerindeki tasarruf hakkının, kanun ile belli kimselere geçmesidir.
Görüldüğü üzere; bir kimseye miras intikal ettiği ifade edildiğinde, murisin terekesinde yer alan malların mirasçılarına geçtiği anlaşılmaktadır.
II. YASAL MİRASÇILAR
A. Yasal Mirasçılığın Kanuni Dayanağı
4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun Miras Hukuku başlıklı üçüncü kitabının, Mirasçılar başlıklı birinci kısımının, Yasal Mirasçılar başlıklı birinci bölümünde, yasal olarak miras hakkına sahip kimselerin düzenlendiği görülmektedir. Sayılan kimseler, murisin yasal mirasçılarıdır. Başka bir ifadeyle, kanunda sayılı kimseler, murisin ve mirasçıların öncesinden başkaca bir işlem yapmalarına veya beyanda bulunmalarına gerek kalmaksızın yasal düzenlemeler uyarınca kendiliğinden miras hakkına sahip olan kimseler olup; Türk Medeni Kanunu’nun 495 ve devamında yer alan maddelerinde miras bırakanın yasal mirasçıları olarak düzenlenmektedir.
B. Zümre Sistemi
Türk Hukuku’nda miras hakkına sahip olanlar yönünden hısımlık ve yakınlık derecelerine göre bir sıralama söz konusudur. Bu sıralama, mirasçılar arasında geçerli olan zümre sistemini ifade etmektedir. Görüldüğü üzere; Miras Hukuku’nda zümre sistemi geçerli olup; murisin bir zümrede mirasçısı varken; miras, diğer zümrelere geçmemektedir. Ancak eşin durumu farklı olup; eş, zümre dışı mirasçıdır ve her zümre ile birlikte hatta tek başına dahi mirasçı olabilmektedir.
C. Yasal Miras Hakkına Sahip Olan Kimseler
1. Birinci Zümre Mirasçılar
Murisin birinci zümre (derece) mirasçıları, onun altsoyu olup, altsoy; çocuklar, torunlar, torunların çocukları, onların çocukları şeklinde devam etmektedir. Murisin çocukları, eşit olarak mirasçı olup; miras bırakandan önce ölmüş olan çocukların yerini, her derecede halefiyet yoluyla kendi altsoyları almaktadır.
2. İkinci Zümre Mirasçılar
Altsoyu bulunmayan miras bırakanın mirasçıları, ana ve babası olup; bu kimseler de eşit olarak mirasçılık hakkına sahiptir. Miras bırakandan önce ölmüş olan ana ve babanın yerlerini, her derecede halefiyet yoluyla kendi altsoyları almaktadır. Bir tarafta hiç mirasçı bulunmadığı takdirde; bütün miras, diğer taraftaki mirasçılara kalmaktadır.
3. Üçüncü Zümre Mirasçılar
Altsoyu, ana ve babası ile onların altsoyu bulunmayan miras bırakanın mirasçıları, büyük ana ve büyük babalarıdır. Bu kimseler de, eşit olarak mirasçıdır. Miras bırakandan önce ölmüş olan büyük ana ve büyük babaların yerlerini, her derecede halefiyet yoluyla kendi altsoyları almaktadır. Ana veya baba tarafından olan büyük ana ve büyük babalardan birinin altsoyu bulunmaksızın miras bırakandan önce ölmesi halinde, ona düşen pay, aynı taraftaki mirasçılara; ana veya baba tarafından olan büyük ana ve büyük babaların ikisinin de altsoyları bulunmaksızın miras bırakandan önce ölmeleri durumunda ise, bütün miras, diğer taraftaki mirasçılara kalmaktadır.
Sağ kalan eş varsa, büyük ana ve büyük babalardan birinin miras bırakandan önce ölmüş olması hâlinde, payı kendi çocuğuna; çocuğu yoksa o taraftaki büyük ana ve büyük babaya; bir taraftaki büyük ana ve büyük babanın her ikisinin de ölmüş olmaları hâlinde, onların payları diğer tarafa geçmektedir. Görüldüğü üzere, büyük ana ve büyük baba ile sağ kalan eşin birlikte mirasçı olmaları durumunda, büyük ana ve büyük babanın muristen önce vefat etmesi halinde, mirasın geçeceği altsoy, yalnızca büyük ana ve büyük babanın çocukları ile sınırlı olmakta ve bu kimselerin çocuklarının bulunmaması halinde miras, çocukları dışındaki diğer altsoylarına geçmemektedir.
D. Özel Haller
1. Evlilik Dışı Hısımlar
Evlilik dışında doğmuş olan çocuklar yönünden Türk Medeni Kanunu’nun 498. maddesinde yer alan düzenleme ile evlilik dışı hısımların mirasçı olmaları kabul edilmiştir. Bu kapsamda evlilik dışında doğmuş çocuk ve soybağı, tanıma veya hâkim hükmüyle kurulmuş olanlar, baba yönünden evlilik içi hısımlar gibi mirasçı olmaktadır. Görüldüğü üzere; mirasçılık ve miras payı yönünden evlilik dışı doğmuş çocuklarla, evlilik içi doğanların birbirinden farkı bulunmamaktadır.
2. Cenin
Hukuk sistemimiz, ceninin durumunu özel olarak düzenlemiştir. Bu kapsamda cenin, sağ doğmak koşuluyla murisin mirasçısı olmaktadır. Mirasçılık bakımından ceninin sağ doğması şart olup; ölü doğan çocuk, mirasçı olamamakta ve mirasçılık sıfatını kazanamamaktadır.
3. Sağ Kalan Eş
Yasal mirasçılıkta geçerli olan zümre sistemi; aynı derecede yer alan mirasçılara, birlikte mirasçı olma hakkını vermektedir. Bir derecede (zümrede) mirasçı varken; miras, bir alt dereceye geçmemektedir. Miras, ancak birinci zümrede mirasçı bulunmaması halinde, ikinci zümre mirasçılara; ikinci zümre mirasçıların da bulunmaması halinde, üçüncü zümre mirasçılara geçmektedir. Sağ kalan eşin durumu ise, her üç zümre mirasçılardan farklıdır. Başka bir ifadeyle sağ kalan eş, diğer mirasçılardan farklı olarak, her derece ile birlikte mirasçı olabilmektedir. Zira sağ kalan eş, zümre dışı mirasçıdır. Sağ kalan eşin miras pay ve oranı ise, birlikte mirasçı olduğu zümreye göre değişkenlik göstermektedir. Bu kapsamda sağ kalan eş; miras bırakanın altsoyu ile birlikte mirasçı olunması halinde, mirasın dörtte birini, miras bırakanın ana ve baba zümresi ile birlikte mirasçı olunması halinde, mirasın yarısını, miras bırakanın büyük ana ve büyük babaları ve onların çocukları ile birlikte mirasçı olunması halinde, mirasın dörtte üçünü almaktadır. Bu kimselerden hiçbirisinin murisin ölümünde sağ olmaması halinde ise; sağ kalan eş, mirasın tamamına hak kazanmaktadır.
4. Evlâtlık
Evlâtlık bakımından değerlendirme yapıldığında; Türk Medeni Kanunu’nun 500. maddesi uyarınca, evlâtlık ve altsoyu, evlât edinene kan hısımı gibi mirasçı olmaktadır. Evlatlık yönünden çifte mirasçılık söz konusu olup; evlâtlığın evlât edinenden ayrı kendi (öz) ailesindeki mirasçılığı da devam etmektedir. Ancak evlât edinen ve hısımları, evlâtlığa mirasçı olamamaktadır.
5. Devletin Mirasçılığı
Türk Medeni Kanunu’nun 501. maddesi uyarınca; mirasçı bırakmaksızın ölen kimsenin mirası, Devlete geçmektedir.
LL.M. Av. Uzm. Arb AYŞEN GÜZEL