İstediğin kadar yasakla...
Önlenemez...
Andımız var...
İsim vermek de gerekmez...
“Seni izleriz” dediğimiz zaman, kimi izlediğimizi bilirler...
“İlkemiz” bellidir...
“Ülkümüz” belli...
Sevdamızdır...
Sesimiz kesilse...
Dudaklarımız kıpırdadığı zaman anlarlar...
O’dur...
Dudaklarımızı yasaklasan, gözlerimize bak...
İki damla mı süzüldü?..
İkisi de o...
Niçin yasaklarsın?..
“Türküm, doğruyum, çalışkanım” nerene battı?..
Neresi seni rahatsız etti?
“Türküm” kelimesi, değil mi?..
Eeee...
Türk, Kürt milletvekilleri yemin ediyorsunuz ya...
Bak o yemine...
İçinde “Büyük Türk milleti” yok mu?..
Var...
Yani kırmızı koltuklara oturmak, bol kepçe maaşları cebe indirmek için gerekli olan o yemini ederken “Türk milleti” demekte bir sakınca yok...
Koca adamlar yemin ederken batmadı da bacak kadar çocuklar ant içerken mi battı?..
“İlkem; küçüklerimi korumak, büyüklerimi saymak, yurdumu, milletimi özümden çok sevmektir” desen...
Neyine uymadı bu?..
Ama ilk yarısına bölücüler karşıydı, çünkü içinde “Türk” var... İkinci yarısına dinci karşı, çünkü içinde “Atatürk” var...
O kadar...
Göreceksin...
Bizim çapulcular meydanlarda çocuklar adına el ele tutuşup eski günlere dönüp okumaya başlayacaklar...
Silemezsin...
Yasak dinlemiyor büyük sevdalar...
Aydınlık bir yüz, kımıldayan bir dudak, ıslak bir çift göz görürsen...
Anla...
Andımız var...
Cumhuriyet