I. BASİT YARGILAMA USULÜ

A. Basit Yargılama Usulü Nedir?

Basit yargılama usulü, 24/10/2019 tarihli Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren 7188 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu ve Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun’un 24. maddesi ile kabul edilen ve 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 251. ve 252. maddelerinde düzenleme alanı bulan bir usuldür.

 

B. Basit Yargılama Usulüne İlişkin Açıklamalar

7188 sayılı kanunda yer alan düzenlemeler öncesi dönemde ceza yargılaması sistemimizde tek bir yargılama usulü mevcut olduğundan; bu durum, ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasını gerektiren suçlar bakımından uygulanan yargılama usulü ile bir ay hapis cezasının öngörüldüğü suçlar için uygulanan yargılama usulünün aynı usul olması anlamına gelmekteydi. Başka bir ifadeyle, ağır suçlarla basit suçlar arasında bir ayrım yapılmadan, her kamu davasında duruşma açmak suretiyle tek yargılama usulünün tüm prosedürlerinin aynen uygulanmasının kabul edilmesi, ağır suçların yargılanmasına daha az vakit ayrılmasına ve daha az emek harcanmasına yol açmaktaydı.

 

Mukayeseli hukukta, suçların önem derecesi, olayların karmaşık olup olmaması, çözümünde hukuki ve olgusal herhangi bir sorunla karşılaşılmaması, tanık dinlemenin zorunlu olup olmaması gibi hususlar nazara alınarak farklı yargılama usullerine ilişkin düzenlemeler yer almaktadır.

 

Anayasa Mahkemesi ve Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi tarafından, farklı yargılama usullerinin benimsenmesinin kabul edilebilir olduğuna dair verilen kararlar bulunmaktadır.

 

Artan iş yükü karşısında, alternatif yargılama usullerinin getirilmesinin, yargılamayı hızlandıracağı, yargının iş yükünü hafifleteceği ve kaynakların verimli kullanılmasına katkı sağlayacağı değerlendirilmiş ve ceza yargılaması sistemimizde değişiklik yapılması ile bazı suçlar yönünden alternatif yargılama usullerinin getirilmesi zorunluluğu doğmuştur.

 

Bu doğrultuda 7188 sayılı yasanın 24. maddesiyle, 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun mülga 251 inci maddesi yeniden düzenlenerek, basit yargılama usulünün sisteme dahil edilmesi öngörülmüştür.

 

Maddede yapılan düzenlemeyle, "Basit yargılama usulü" adı altında yeni bir yargılama usulü getirilmiş ve maddenin birinci fıkrasıyla, asliye ceza mahkemelerinin görev alanına giren ve adli para cezasını ve/veya üst sınırı iki yıl veya daha az süreli hapis cezasını gerektiren suçlara ilişkin yargılamaların basit yargılama usulüne göre yapılabileceği kabul edilmiştir.

 

Basit yargılama usulünün uygulanabilmesi için; mahkemece iddianamenin kabulü kararı sonrası işbu usulün uygulanmasına karar verilmesi gerekmektedir. Bu kapsamda basit yargılama usulünün uygulama alanı bulabilmesi için mahkemece bu usulün uygulanmasına karar verilmesi zorunludur. Ancak bu usulün uygulanması, mahkeme yönünden bir zorunluluk değildir.

 

Basit yargılama usulünün uygulanmasına karar verildiği takdirde; mahkemece, sanık, mağdur ve şikâyetçiye iddianame tebliğ edilmekte ve yapılan tebligatta, taraflardan beyan ve savunmalarını iki hafta içerisinde yazılı olarak bildirmeleri istenerek duruşma yapılmaksızın hüküm verilebileceği hususu da belirtilmektedir. Mahkemenin bu süreçte toplanması gereken belgeleri, ilgili kurum ve kuruluşlardan talep ederek dosyayı tekemmül ettirmesi gerekmektedir.

 

Sanık, mağdur ve şikâyetçiye yapılan tebligatta yer alan ve beyan ve savunmada bulunmaları için kendilerine tanınan iki haftalık süre dolduktan sonra, taraflar beyanda bulunmamış olsalar dahi duruşma yapılmaksızın ve Cumhuriyet savcısının görüşü alınmaksızın, mahkemece, Türk Ceza Kanunu’nun 61 inci maddesi dikkate alınmak suretiyle Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 223 üncü maddesinde belirtilen kararlardan birine hükmedilebilmektedir. Basit yargılama usulünün uygulanması sonucu mahkumiyet kararı verilmesi halinde; sonuç cezadan dörtte bir oranında indirim yapılması gereklidir. Söz konusu indirimin yapılması zorunlu olup; mahkemenin bu hususta takdir yetkisi bulunmamaktadır.

Yine mahkemece, koşulları bulunması hâlinde; kısa süreli hapis cezası, seçenek yaptırımlara çevrilebilmekte veya hapis cezası ertelenebilmekte ya da uygulanmasına sanık tarafından yazılı olarak karşı çıkılmaması kaydıyla hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilebilmektedir. Ancak hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına ilişkin yasal düzenlemenin, Anayasa Mahkemesi’nin 2022/120 Esas, 2023/107 Karar sayılı, 01/06/2023 karar tarihli, 01/08/2023-32266 Resmi Gazete Tarih ve Sayılı kararı ile iptal edilmesi ve iptal hükmünün, kararın Resmi Gazetede yayımlanmasından başlayarak bir yıl sonra yürürlüğe girecek olması sebebiyle mahkemece, ancak 01/08/2024 tarihine kadar olan kararlar yönünden hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilebilecektir.

Maddenin beşinci fıkrasıyla; basit yargılama usulü ile yapılan yargılama neticesinde verilecek olan hükümde, itiraz usulü ile itirazın sonuçlarının belirtilmesinin zorunlu olduğu düzenlenmektedir.

 

Maddenin altıncı fıkrasında yer alan düzenleme gereğince; mahkemece, basit yargılama usulünün uygulanmasına karar verilmesinden itibaren hüküm verilinceye kadar yargılamanın her aşamasında herhangi bir talep olmaksızın, resen duruşma açılması suretiyle genel hükümlere göre yargılamaya devam edilebilmektedir. Basit yargılama usulünün yeterli olmadığına ve genel hükümlere göre yargılamanın devam edilmesi gerektiğine kanaat getirilmesi hali de bu kapsamda değerlendirilmelidir.

 

Maddenin yedinci fıkrasına göre; yaş küçüklüğü, akıl hastalığı, sağır ve dilsizlik halleri ile soruşturma veya kovuşturma yapılması, izne ya da talebe bağlı olan suçlar hakkında basit yargılama usulü uygulanmamaktadır.

 

Maddenin sekizinci fıkrasına göre; basit yargılama usulü, bu usul kapsamına giren bir suçun, kapsama girmeyen başka bir suçla birlikte işlenmiş olması halinde, uygulamada yaşanabilecek sorunların önüne geçilmesi amacıyla, uygulanmamaktadır.

 

C. Basit Yargılama Usulünün Kapsamı ve Yasal Düzenlemelerin Gerekçeleri

1. Basit Yargılama Usulünün Kapsamı

Basit yargılama usulü; asliye ceza mahkemesince, iddianamenin kabulünden sonra adli para cezasını ve/veya üst sınırı iki yıl veya daha az süreli hapis cezasını gerektiren suçlarda uygulanmasına karar verilebilen ve hukuk sistemimize sonradan kazandırılmış bir usuldür. Bu usulün uygulanabilmesi için yasal düzenlemeyle aranan şartların bulunması zorunlu olsa da, tüm şartların mevcut olması halinde dahi söz konusu usulün uygulanması zorunlu değildir. Zira bu usulün uygulanması, mahkemece gerekli görülmesi halinde mümkündür.

 

2-Basit Yargılama Usulüne İlişkin Yasal Düzenlemelerin Gerekçeleri

7188 sayılı kanunun 24. ve 25. maddeleriyle, CMK m. 251 ve 252’de düzenlenen basit yargılama usulünün gerekçelerine yer verilmiştir. Bu kapsamda 7188 sayılı kanunun 24. maddesinde yer alan gerekçeyle; 5271 sayılı Kanunun mülga 251 inci maddesinin başlığıyla birlikte yeniden düzenlendiği; “Basit yargılama usulü” başlıklı 251. madde ile asliye ceza mahkemesince, iddianamenin kabulünden sonra adli para cezasını ve/veya üst sınırı iki yıl veya daha az süreli hapis cezasını gerektiren suçlarda basit yargılama usulünün uygulanmasına karar verilebileceği; basit yargılama usulünün uygulanmasına karar verildiği takdirde, mahkemece iddianamenin sanık, mağdur ve şikâyetçiye tebliğ edilerek, beyan ve savunmalarını (gerekçede yer aldığı haliyle) on beş gün içinde yazılı olarak bildirmelerinin isteneceği, tebligatta duruşma yapılmaksızın hüküm verilebileceği hususunun da belirtileceği; ayrıca, toplanması gereken belgelerin, ilgili kurum ve kuruluşlardan talep edileceği belirtilmiştir.

 

Madde gerekçesinin devamında; beyan ve savunma için verilen süre dolduktan sonra mahkemece duruşma yapılmaksızın ve Cumhuriyet savcısının görüşü alınmaksızın, Türk Ceza Kanunu’nun 61 inci maddesi dikkate alınmak suretiyle, 223 üncü maddede belirtilen kararlardan birine hükmedilebileceğine; mahkûmiyet kararı verildiği takdirde sonuç cezanın dörtte bir oranında indirileceğine; mahkemece, koşulları bulunması hâlinde, kısa süreli hapis cezası seçenek yaptırımlara çevrilebileceğine veya hapis cezasının ertelenebileceğine ya da uygulanmasına sanık tarafından yazılı olarak karşı çıkılmaması kaydıyla hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilebileceğine; hükümde itiraz usulü ile itirazın sonuçlarının belirtileceğine; mahkemece gerekli görülmesi hâlinde bu madde uyarınca hüküm verilinceye kadar her aşamada duruşma açmak suretiyle genel hükümler uyarınca yargılamaya devam edilebileceğine yer verilmiştir.

 

Yine gerekçeyle; basit yargılama usulünün, yaş küçüklüğü, akıl hastalığı, sağır ve dilsizlik hâlleri ile soruşturma veya kovuşturma yapılması izne ya da talebe bağlı olan suçlar hakkında ve ayrıca basit yargılama usulü kapsamına giren bir suçun, kapsama girmeyen başka bir suçla birlikte işlenmiş olması hâlinde uygulanmayacağı belirtilmiştir.

 

7188 sayılı kanunun 25. maddesinde yer alan gerekçeyle; 5271 sayılı Kanunun mülga 252 nci maddesinin başlığıyla birlikte yeniden düzenlendiği, “Basit yargılama usulünde itiraz” madde başlıklı 252. madde ile 251 inci madde uyarınca verilen hükümlere karşı itiraz edilebileceği, süresi içinde itiraz edilmeyen hükümlerin kesinleşeceği, itiraz üzerine hükmü veren mahkemece duruşma açılacağı ve genel hükümlere göre yargılamaya devam olunacağı, taraflar gelmese bile duruşma yapılacağı ve yokluklarında 223 üncü madde uyarınca hüküm verilebileceği, taraflara gönderilecek davetiyede bu hususun yazılacağı, duruşmadan önce itirazdan vazgeçilmesi hâlinde duruşma yapılmayacağı ve itiraz edilmemiş sayılacağı belirtilmiştir.

 

Madde gerekçesinin devamında; mahkemece, ikinci fıkra uyarınca hüküm verilirken, 251 inci madde kapsamında basit yargılama usulüne göre verilen hükümle bağlı olunmadığı; ancak, itirazın sanık dışındaki kişiler tarafından yapıldığı hâllerde 251 inci maddenin üçüncü fıkrası uyarınca yapılan indirimin korunacağı; itiraz üzerine verilen hükmün sanık lehine olması hâlinde, bu hususların itiraz etmemiş olan diğer sanıklara da uygulanma olanağı varsa, bu sanıkların da itiraz etmiş gibi verilen kararlardan yararlanacağı; ikinci fıkra uyarınca verilen hükümlere karşı, genel hükümlere göre kanun yoluna başvurulabileceği ve birinci fıkradaki itirazın, süresinde yapılmadığı veya kanun yoluna başvuru hakkı bulunmayan tarafından yapıldığı mahkemesince değerlendirildiğinde, dosyanın, 268 inci maddenin ikinci fıkrası uyarınca itirazı incelemeye yetkili olan mercie gönderileceği, merciinin bu sebepler yönünden incelemesini yapacağı ve kararını gereği için mahkemesine göndereceği belirtilmiştir.  

 

II. BASİT YARGILAMA USULÜNÜN UYGULANMASI

A. Basit Yargılama Usulünün Uygulanabilmesi İçin Gerekli Koşullar

1. Suçun adli para cezasını ve/veya üst sınırı iki yıl veya daha az süreli hapis cezasını gerektirmesi suretiyle basit yargılama usulü kapsamında olması,

2. Basit yargılama usulü, CMK’nun 175 inci maddesinin ikinci fıkrası uyarınca duruşma günü belirlendikten sonra uygulanamayacağından, m. 175/2 uyarınca duruşma gününün belirlenmemiş olması,

3. Yaş küçüklüğü, akıl hastalığı, sağır ve dilsizlik hallerinin bulunmaması,

4. Soruşturma veya kovuşturma yapılmasının izne veya talebe bağlı olmaması,

5. Basit yargılama usulü kapsamında olan bir suçun, bu kapsamda olmayan başka bir suçla birlikte işlenmemiş olması,

6. Mahkemece basit yargılama usulünün uygulanmasına karar verilmesi.

 

B. Basit Yargılama Usulüne İlişkin Önemli Hususlar

Bilindiği üzere; ön ödemeye veya uzlaştırmaya tâbi olduğu soruşturma dosyasından açıkça anlaşılan işlerde ön ödeme veya uzlaştırma uygulanmaksızın ve soruşturma veya kovuşturma yapılması izne veya talebe bağlı olan suçlarda izin alınmaksızın veya talep olmaksızın düzenlenen iddianamenin Cumhuriyet başsavcılığına iadesine karar verilmesi gereklidir. Bu sebeple iddianamenin iade yönünden sayılan sebepler, basit yargılama usulü kapsamında yer alan suçlar bakımından da geçerlidir.

 

C. Basit Yargılama Usulünün Uygulanmayacağı Haller

Basit yargılama usulü ve bu kapsamda Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 251 ve 252. maddelerinin uygulanmasında, Ceza Muhakemesi Kanunu’nun geçici madde 5/1-d bendi ile Anayasa Mahkemesi’nin ilgili kararları birlikte değerlendirildiğinde, 01/01/2020 tarihi itibariyle kesinleşmiş dosyalar bakımından basit yargılama usulü uygulanmamaktadır.

 

D. Anayasa Mahkemesi’nin İptal Kararları

Basit yargılama usulünün hukuk sistemimize girmesinin yanı sıra CMK geçici madde 5/1-d bendi uyarınca 01/01/2020 tarihi itibariyle kovuşturma aşamasına geçilmiş, hükme bağlanmış ve kesinleşmiş dosyalarda seri muhakeme usulü ile basit yargılama usulünün uygulanmayacağı kabul edilmiş; ancak Anayasa Mahkemesi’nin 2020/16 Esas, 2020/33 Karar sayılı, 25/06/2020 karar tarihli ve 19/08/2020-31218 Resmi Gazete tarih ve sayılı kararı ile, “ “…kovuşturma evresine geçilmiş,…” ibaresinin aynı bentte yer alan “…basit yargılama usulü…” yönünden Anayasa’ya aykırı olduğuna ve iptaline”; Anayasa Mahkemesi’nin 2020/81 Esas, 2021/4 Karar sayılı, 14/01/2021 karar tarihli ve 16/03/2021 - 31425 Resmi Gazete tarih ve sayılı kararı ile, “ “...hükme bağlanmış...” ibaresinin “basit yargılama usulü” yönünden Anayasa’ya aykırı olduğuna ve iptaline” ve “ “...kesinleşmiş...” ibaresinin “basit yargılama usulü” yönünden Anayasa’ya aykırı olmadığına ve itirazın reddine” karar verilmiştir.

 

Benzer şekilde, Anayasa Mahkemesi’nin 21/04/2022 tarihli ve 2020/87 Esas, 2022/44 Karar sayılı iptal kararı ile, 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun geçici 5. maddesinin (d) bendinde yer alan ve 1 Ocak 2020 tarihi itibari ile kovuşturma evresine geçilmiş, hükme bağlanmış veya kesinleşmiş dosyalarda seri muhakeme usulü ile basit yargılama usulü uygulanmayacağına ilişkin hükmün, “...kovuşturma evresine geçilmiş, hükme bağlanmış..." ibaresinin “...seri muhakeme usulü...” yönünden Anayasa’ya aykırı olduğuna ve iptaline karar verilmiştir.

 

III. ZORUNLU MÜDAFİİLİK SİSTEMİ YÖNÜNDEN DEĞERLENDİRME

Seri muhakeme usulü bakımından şüpheliye usulün teklifi aşamasında, şüphelinin seri muhakeme usulünü kabulü esnasında ve seri muhakeme usulünün uygulanması halinde mahkemece sanığın dinlenmesi esnasında, şüpheli/sanık müdafiinin bulunması zorunlu olup; şüpheli ya da sanığın özel avukatının bulunmaması hallerinde, CMK uyarınca zorunlu müdafiilik kapsamında ilgili barolardan müdafii tayin edilmesi gereklidir. Ancak aynı husus, basit yargılama usulü yönünden geçerli olmayıp; basit yargılama usulünün uygulandığı hallerde, sanığa avukat görevlendirilmesi zorunluluğu bulunmamaktadır.

 

IV. MAHKEME KARARINA KARŞI İTİRAZ

A. İtiraz Yasa Yolu ve Süresi

Basit yargılama usulüne göre verilen kararın, sonuç itibariyle bir hüküm olması ve yasal düzenlemede bu usule göre verilen kararlara karşı itiraz yasa yoluna gidilebileceğinin belirtilmesi karşısında; basit yargılama usulüne göre verilen kararlara karşı itiraz yasa yolunun açık olduğu görülmektedir.

 

İtiraz süresi, ilgilinin kararı öğrenmesinden itibaren iki hafta olup; süresi içinde itiraz edilmeyen kararlar kesinleşmektedir.

 

B. İtiraz Üzerine Yapılması Gereken İşlemler

İtiraz üzerine, hükmü veren mahkemece dosya, o yerde birden fazla asliye ceza mahkemesinin bulunması hâlinde, tevzi kriterlerine göre belirlenen asliye ceza mahkemesine gönderilmekte ve bu mahkemece, duruşma açılarak genel hükümlere göre yargılamaya devam olunmaktadır. Tek asliye ceza mahkemesinin bulunduğu yerlerde ise, aynı mahkemede yetkili başka bir hakim varsa, bu hakim tarafından; aksi hâlde adli yargı ilk derece mahkemesi adalet komisyonu başkanınca görevlendirilen hakim tarafından duruşma açılmakta ve genel hükümlere göre yargılamaya devam olunmaktadır. Taraflar gelmese bile duruşma yapılmakta ve yokluklarında 223 üncü madde uyarınca hüküm verilebilmekte ve taraflara gönderilecek davetiyede bu husus yazılmaktadır. Duruşmadan önce itirazdan vazgeçilmesi hâlinde, duruşma yapılmamakta ve itiraz edilmemiş sayılmaktadır.

 

Mahkeme, m. 252/2 uyarınca hüküm verirken, 251 inci madde kapsamında basit yargılama usulüne göre verilen hükümle bağlı olmamaktadır. Ancak, itirazın sanık dışındaki kişiler tarafından yapıldığı hâllerde, 251 inci maddenin üçüncü fıkrası uyarınca indirim uygulanması zorunludur.

 

C. İtiraz Bakımından Özel Durumlar

Mahkemece, CMK m. 252/1’e göre yapılan itirazın süresinde yapılmadığı veya kanun yoluna başvuru hakkı bulunmayan tarafından yapıldığı değerlendirildiğinde; dosya, 268 inci maddenin ikinci fıkrası uyarınca itirazı incelemeye yetkili olan mercie gönderilmektedir. Mercii tarafından bu sebepler yönünden inceleme yapılmakta ve kararın gereği için mahkemesine gönderilmektedir.

 

Birinci fıkradaki itirazın, yargılama giderine, vekâlet ücretine veya maddi hataya ilişkin olması hâlinde ise, 268 inci maddenin ikinci fıkrası hükmü uygulanmaktadır. Bu halde, mercii tarafından bu sebepler yönünden inceleme yapılmakta ve kararın gereği için mahkemesine gönderilmektedir.

 

D. Sanık Lehine Olan Hükmün Diğer Sanıklara Sirayeti

İtiraz üzerine verilen hükmün sanık lehine olması hâlinde; bu hususların itiraz etmemiş olan diğer sanıklara da uygulanması olanağı varsa, bu sanıklar da itiraz etmiş gibi verilen kararlardan yararlanmaktadır.

 

E. Duruşma Açılması Suretiyle Verilen Karara Karşı Kanun Yolu

İtiraz üzerine duruşma açılarak genel hükümlere göre yapılan yargılamada verilen hükümlere karşı, genel hükümlere göre kanun yoluna başvurulabilmektedir.

 

 

LL.M. Av. Uzm. Arb. AYŞEN GÜZEL