Bulut Atlası filmini sinemalarda oynarken kaçırdım.
Pazar günü İstanbul Barosu, Türkiye’de ayaklar altına alınan hukuka ve adalet mekanizmasına sahip çıkarken ben de filmin DVD’sini seyrediyordum
Yönetim, senaryo, oyunculuklar, sinematografi ve fotoğrafi açılarından çok güzel, etkileyici bir yapıt.
Popüler kültüre de bir gönderme yapıp Oscar’larda Tom Hanks’e haksızlık edildiğini düşündüğümü, en iyi erkek oyuncu ödülünün onun hakkı olduğunu belirtmeliyim.
Filmi seyretmeden önce, karışık bir yapısı olduğu, iç içe geçmiş öykülerden oluştuğu söylendiği için, daha iyi anlayarak takip edebilmek amacıyla yorumları okudum.
Ne yazık ki, Türkçede de İngilizcede de okuduğum yazılar filmin güzelliğini de mesajlarını da yansıtmıyordu; hepsi çok yüzeysel, eksik ve hatta yanlış şeyler söylüyordu.
Filmi bir sanat yapıtı olarak irdelemeyi bir yana bırakıp sadece mesajları üzerinde odaklanmak istiyorum bu yazıda.
Çünkü İstanbul Barosu’nun yaptığı genel kurulla büyük paralellikler gösteriyordu bunlar:
1) Zulme ve haksızlığa, ilk gördüğünde, başkasına da yapılıyor olsa karşı çıkacaksın; çünkü o mutlaka bir gün gelir seni de bulur.
2) Durum ne denli umutsuz, zalim ne kadar güçlü olursa olsun, gerekirse hayatın pahasına da olsa, mücadele etmen gerekir.
3) Tek tek güçsüz olan mazlumlar, zulme karşı birleştikleri ve örgütlendikleri zaman zalimi yenebilirler.
4) Her mücadele, kazanılamayabilir, ama kimi zaman kazanılan, kimi zaman kaybedilen bu mücadelelerin birikimi, insanlığı zulme karşı savaşta nihai zafere ulaştıracaktır.
5) Zulme karşı savaş, geçici olarak yitirilmiş görünse de kuşaklardan kuşaklara, sonsuza kadar, efsaneleşerek yaşar, daima yeni umutların ve yeni zaferlerin tohumları olur.
Evet şimdi gelelim İstanbul Barosu’na.
Cumhurbaşkanı, Başbakan, bakanlar, hukuk profesörleri, barolar, sade vatandaşlar ve özellikle sanıklar, Türkiye’de adalet mekanizmasının işleyişinden, savunma hakkının sınırlanmasından ve kısıtlanmasından şikâyetçi…
Ama 24 saat içinde yasa çıkararak kendi adamlarına dokunulmazlık kazandıran AKP iktidarı, birbiri ardınca, içi boş paketler üreterek kamuoyunu oyalamakla meşgul!
Savunma hakkının bulunmadığı yerde adaletin olamayacağı, engizisyon mahkemelerinden beri biliniyor!
Silivri’deki haksızlık ve hukuksuzluklara müdahale eden ve bu nedenle yargılanan İstanbul Barosu Başkanı Ümit Kocasakalbakın neler diyor:
“Biz avukatız, güce tapmayız.
Biat etmedik, etmeyeceğiz.
Boyun eğmedik, eğmeyeceğiz.
Zulmün önünde eğilmeyeceğiz.
Adalet talebimizden asla vazgeçmeyeceğiz.
Gerekirse kırılırız ama eğilip bükülmeyiz.
Kutup yıldızımız adalettir, hep onu ararız.
Yargının kurucu unsuruyuz, yıkıcı unsurlarına karşı da biz varız.
Meslek onurumuza yapılan her saldırı hak ettiği cevabı alacaktır.
Bizi hukuksuz, mesnetsiz suç duyuruları, hapis tehditleri, baskı ve gözaltılarla korkutamazsınız.
17 Mayıs’ta yargı kendi kendini yargılayacak ve kendi kendine hüküm verecek.
Haklıyız, güçlüyüz, kazanacağız.”
***
Ümit Kocasakal’ın sözlerinin sadece Türkiye değil, bütün insanlık açısından taşıdığı tarihsel ve evrensel önemi, sanatsal bir güzellikle birlikte özümlemek istiyorsanız, bu sözleri aklınızda tutarak Bulut Atlası filmini seyredin…
Biraz uzun, biraz karmaşık, ama çok güzel…
Kendinizi daha iyi hissedeceksiniz!