Önceki yazımızda düşman ceza hukukundan, hatalı yargı kararlarından, ilk derece mahkeme kararlarının %50’den fazlasının Yargıtay özel dairelerince bozulduğundan, özel daire kararlarından Ceza Genel Kuruluna giden dosyaların da yarıya yakınının bozulduğundan söz etmiş ve yazıyı şöyle bitirmiştik.

“İlk derece mahkeme kararlarının %50’sinden fazlasının Yargıtay ceza dairelerince bozulduğunu, Yargıtay ceza daireleri kararlarının da %43 oranında Ceza Genel Kurulunda bozulduğu düşünülürse Türk yargı sisteminde ciddi arızalar olduğu açıktır. Yargının bu hali iktidarlara göre değişmemiş olup aşağı yukarı hep aynıydı. FETÖ’nun yargıda etkili olduğu dönem, vesayet diye adlandırılan önceki dönem, FETÖ sonrası durum çok fazla değişmedi. Bu nedenle denilebilir ki FETÖ yargılamaları daha çok hatalı ve ilkesiz yargı sistemi ile ilişkilendirilebilir.

Bizce FETÖ yargılamalarını salt hatalı ve ilkesiz yargılama ile ilişkilendirmek yetmez.”

FETÖ iddianamelerinde FETÖ için Sui Generis bir örgüt ibaresi kullanılmaktadır. Acaba sui generis örgüte sui generis bir yargılama mı yapılmaktadır?

Sanık CY’nin tutuklanmasına neden olan delillerde hiçbir değişiklik olmadığı halde 25 ay sonra Yargıtay ilgili dairesinin farklı bir içtihatı nedeniyle tahliye edilmesi akla sui generis yargılama düşüncesini getirmektedir.

Biz bu yazı dizisinde ön yargılarla yargıyı yaftalamak yerine olayları ve olguları yasalar, ilkeler ve kurallar açısından değerlendirmeye çalışacağız, amaç yargıya katkı vermek, adil, hukuk güvenliğinin var olduğu, eşit, özgür bir geleceğin oluşmasına omuz vermektir.

Biz 25 ay tutuklu kalan YC’nin daha ilk duruşmasında davayı ceza hukukunun temel ilkeleri açısından ele aldık ve sanığın tahliye edilmesi gerektiğini söyledik.

Duruşma tutanaklarına geçen savunmamızı kelimesine, virgülüne dokunmadan aktarıyoruz.

Tutuklu sanık müdafii Av. Osman Rahmi Ofluoğlu'dan soruldu: Ben yazılı savunmamı vereceğim, özetini de şu an beyan edeceğim. Terör örgütleri ile daha doğrusu Anayasal düzeni ve devleti tehdit eden her türlü tehlike ile devletin mücadele etmesi sorumluluk ve görevidir. FETÖ PDY terör örgütünün eylemleri sıralanmıştır iddianamede, bu eylemleri tekrar sıralamak istemiyorum ancak ülkenin bekasına yönelik CIA destekli eylemlerdir, ancak terörle mücadelede; devletin organlarının bu mücadeleyi vermesi hem görevi hem sorumluluğudur ancak bu mücadelede MİT'in tabii olduğu yasalar kurallar farklıdır yargının farklıdır. Ceza yargılamasında önemli olan maddi gerçektir buna da somut delillerle ulaşılır. Cezalar kişiseldir, kimse başkasının fiilinden ötürü cezalandırılamaz, şüpheden sanık faydalanır. Dosyada üç delil vardır; bu delillerden birisi bylock, diğeri taltifler ve diğeri de Bank asya ile ilgili olandır. Dosyadan önce genel olarak yazılı olanlar üzerinde sanık bazında kişiselleştirilmeyen bir bölüm var, orada örgüt anlatıldığında sanığın hiçbircen eylemini görmedik, bylock bilgileri MİT'in raporudur, teşkilatlar görevleri dolayısıyla yalan raporlar da düzenleyebilirler, karşı istihbarat, terör örgütlerini çökertmek için kullanılabilir, yine polisin görevleri de farklıdır, bylock istihbarat raporu olarak MİT raporu olarak önce devletin kurumlarına veriliyor daha sonra C. Başsavcılıklarına ve son olarak KOM şubeye veriliyor, o rapor da POLNET'in veri tabanına işleniyor, bunlar da tablo olarak mahkemelere gönderiliyor, bugün tutuklu olan sanıkların önemli bir bölümü bylocktan tutukluydu, bylock bilişim teknolojisi açısından birçok şüpheyi içeren bir iletişim aracıdır, örgütün kısaca hiyerarşisi anlatılıyor, en alt birimi beş kişiden oluşan hücredir, bir örgütten bahsedebilmek için hiyerarşik yapıdan bahsedilmesi gerekiyor, müvekkilim tek başına yargılanmaktadır, kamu kurumlarında sayısı beşi geçmeyen hücrelerden bahsediliyor, e geriye kalan dört kişi nerdedir, örgüt ağabeyi kimdir, gene iddianamede her şeyin talimatla yapıldığı söyleniyor ki bunlar genel olarak doğru olabilir ben kendi müvekkilim için söylüyorum, örgütün genel yapısı bu olabilir ancak ceza hukukunda toptancı bir yaklaşım yapamayız, ben sordum sanığa talimatla mı evlendin dedim yok dedi, kendi kasabamdan bir bayanla evlendim dedi, örgütün nihai maksadı gizlidir, iddianamede de bu yazılmıştır, iddianame burada doğru bir tespit yapmaktadır, dönemin başbakanı aldatıldık demişti 2015 yılında da subaylara Ergenekon ve Balyoz'u işaret ederek bu operasyonlarla şahsım başta olmak üzere tüm ülke yanlış yönlendirildi aldatıldı demiştir, silahlı örgüt 314'tei anaç suçları işlemek üzere bilerek ve isteyerek işlemiş olması gerekiyor, başbakan 2013 yılında aldatıldık diyor, 1 yıl sonra harp akademisindeki törenlerde şahsım başta olmak üzere tüm ülke yanlış yönlendirildi ve aldatıldı diyor, FETÖ'nün en etkili olduğu yer yargı idi, buradan kazınması için yargıda birlik isimli bir girişim oldu biz de buna destek verdik, 2010 HSYK seçiminden sonra kapalı devlet sisteminden kurtulalım derken yargıyı belirli bir odaya teslim ettiğimizi gördük, yargıçlar bile bu hususta aldatılmışlar peki biz sanık YC'in bu kadar hain bir örgüte bu nihai amacı bilerek üye olduğu konusunda tek bir delil yokken nasıl isnatta bulunabiliriz, bylock cemaatçiler tarafından kullanılmış olabilir kimin kullandığını ben bilmiyorum bence heyet de bitmiyor, dünyanın çeşitli yerlerinde bunu indirenler vardır, cemaate fethullah gülene sempati duyanların indirmiş olduğu kanaati bizde de var, ceza yargılamasında bu ayrım yapılmalıydı, ki bunu hükümet 2013 2014 2015 yıllarında yaptılar, bir cemaat var onun içerisinde bir suç örgütü var denildi, cemaatin %90'ı bu nihai amacın varlığından habersiz olabilirdi, burada çok dikkat çeken Ankara CBS'nin çatı iddianamesinde belirli bir kitlenin soruşturma dışında olduğu söyleniyor, bylock cemaatçiler tarafından indirildi, sanık YC de bylock indirdi o da üyedir denilemez, sanık söyledi, 137 taltif almış 8 yılda, bir iddia ortaya konduğunda onun delillerinin de ortaya konulması lazım, 137 taltif diğer polislere nazaran yüksek görünüyor deniyor, peki bunun delili nedir, hangi polisler kaç tane aldılar ….. kaç tane aldı, ben kendisiyle konuştum 137 taltifi 8 yılda almış hesaplanınca toplanınca 6000-7000 TL ediyor, ay başına 100-150 TL düşüyor, bu mantık dışıdır, sanıkla aynı birimde çalışan diğer polislerin 8 yıl içerisinde aynı dönemde aldığı taltiflerin istenilmesini talep edeceğiz, emniyetin MİT'in çalışma biçimi böyledir, bank asyada fethullah gülenin çağrısı üzerine para yatırdığı yazılı, bank asyadan da cevap gelmiş hesap 2008 yılında açılmış, 2013'te 63,75 TL para varmış, 2014'te de 67,17 TL olmuş, fethullah gülenin çağrısı üzerine sanığın finansman sağladığı söyleniyor, iddianamede müthiş dehşetmiş birşey gibi bylocktan bahsediliyor, bir kere bilişim teknolojisinin asıl özelliği güvenliktir, ne kadar korumalıysa hizmet o kadar başarılı olur, internette şifresiz hiçbir iş yoktur, programın 1 milyona yakın kullanıcı tarafından indirildiği söylenmektedir, ocak 2015'e kadar google play hem de apple store'da sunulmuş bir programmış, apple store ile ilgili iddianamede bir bilgi göremedim, daha sonra marketten kaldırılmış, daha sonra bluetoothtan yüklendiği tespitleri var ancak tek yol o değildir, herhangi bir serverda bulunan bir veri her zaman indirilebilir, şifreleme işlemi bütün sistemlerde aynıdır, özel bir durum burada yoktur, marketlerden kaldırılmasından sonra VPN kullanmaya başlıyor, VPN çok yaygın kullanılan bir bilişim teknolojisidir o da IP numarasını saklamak içindir, kimin girip kimin çıktığının görülmemesi içindir, bu da yasaklara karşı kullanılmaktadır, Cumhurbaşkanı Gül face ve twitter yasağı geldiğinde VPN üzerinden mesajlarını yayınlamıştı, bunun da ortadoğudan gelen saldırıları engellemek için yapıldığı söyleniyor, bunların hepsini geçiyorum, bu tespitleri MİT raporunu KOM şube veritabanına girmiştir, excel tablosu zaten güvenilir birşey değildir, ancak bunların doğru olduğunu bile düşünsek KOM şube'de 2014 yılında gözaltına alınanlar oldu, 10.000 küsür polis açığa alındı, bunlar FETÖ'cü idi, peki FETÖ'cülerin tuttuğu bu kayıtlara ne kadar güvenilebilir, 280.000 olarak bilinen bylock kullanıcılarının en son 122.000'e indirildiği söyleniyor, daha sonra kullandığı söylenile bir çok sanık tahliye edildi, yukarıda izah edilen nedenlerle sanığın sevk maddesinde yazılı anaç suçları işleme özel kastıyla birlikte FETÖ üyesi olduğu soyut bir iddia olarak kalmaktadır, somut olayda örgüt üyesi olma unsurlarından hiçbirisi yoktur, …. il emniyet müdürlüğünde hücre abilerinin kim olduklarının tespit edilmesi için müzekkere yazılmasını talep ederim, ….. emniyet imamının kim olduğunun tespit edilmesi için müzekkere yazılmasını talep ederim, sanığın son 8 yılda sanığın 137 taltifinin TL olarak karşılığının sorulmasına, bunun diğer polis memurlarının aynı dönemde aldığı diğer taltiflere göre fazla olup olmadığının tespiti için diğer polis memurlarının da taltiflerinin sorulmasına, bylock içeriklerinin KOM şubeden istenilmesine, BTK ve Telekom'un yukarıda aktarılan ve mahkemelere gönderilen cevabi yazılarından anlaşıldığı üzere Bylock'un kim tarafından kulllanıldığının tam olarak tespit edilememesi karşısında bu tüm mevzuata aykırıdır, bu nedenle hukuk dışı delildir, MİT'in bylock verilerine hukuk dışı yollardan ulaşmış olması da göz önüne alınmalıdır, tüm bu izah edilenler ışığında müvekkilimizin tahliyesine mahkeme aksi kanatte ise lehe olan adli kontrol hükümlerinin uygulanmasıyla birlikte tahliyesini ve beraatini talep ederiz, BTK ve Türk Telekom'dan gelen emsal teşkil edebilecek yazıları, sanığın taltiflerini mahkemeye sunuyorum, (Alındı, dosyasına konuldu.) dedi

Av. Rahmi Ofluoğlu /

BİZ