14 ay önce FETÖ/PDY silahlı terör örgütü üyesi olmak suçlaması ile tutuklanmıştı. Polis sorgusunda ileri sürülen iddiaları ve delilleri gördüğümde tutuklanmaz demiştim ama tutuklandı. Tutuklandıktan sonra çabuk tahliye olur demiştim, 10 ay geçmişti, hala tutukluydu, dosyası yetkisizlikten Trabzon’a gönderildi. Birkaç ay iddianamenin hazırlanması beklendi. Sonra iddianame hazırlandı, dosyada mevcut gizlilik kararı kalktı.
İddianamede atılı suça dayanak gösterilen delilleri
14 yaşında iken okuduğu lisenin cemaat lisesi olması,
Sızıntı dergisi aboneliği,
Bank Asya hesabı ve
Gizli tanık beyanlarıydı.
Cemaat lisesinde okuduğu zaman ceza ehliyeti bile yoktu. Sızın Dergisi aboneliğinin dosyada hiçbir delili yoktu, sadece soyut bir iddiadan ibaretti. Bank Asya hesabı ile ilgili bilirkişi raporunda hesabın sıfır bakiye olduğu, şüpheli hiçbir hesap hareketi olmadığını kaydediliyordu. Geriye sadece gizli tanıkların beyanları kalıyordu. Gizli tanıkların hakkında söylediklerinin özeti sanığın dini sohbetlere katıldığından ibaretti. Gizli tanıkların ifadelerinin maksatlı olduğu, kendi içerisinde çelişkili olduğu açıktı, kaldı ki Tanık Koruma Yasasının emredici düzenlemesi sadece gizli tanık beyanı ile hüküm oluşturulamayacağına amirdi.
Dosyada iki sanık vardı. Diğer sanık ayrıca bylock ile suçlanıyordu.
Celse sonunda C. Savcısı her iki sanığın tahliyesini istedi. Bylock ile ilgili dosyaya gelmeyen bilgiler vardı. Mahkeme heyeti bylock olan sanığın tutukluluğunun devamına AR’nin tahliyesine karar verdi.
Geç de olsa adalet tecelli etmişti, duruşma salonundan ayrılırken hala bir yerlerde adaletin tecellisini görmekten mutluydum.
Biz hep şunu istedik; birisine ceza verildiği zaman gönül rahatlığı ile “hak ettiği cezayı aldı” diyebilmek, masumların ise özgürlüklerinden yoksun kalmamasını…