Karşılıksız çeke adli cezanın neden geri geldiğini anlamak için karşılıksız çeke adli cezayı kaldıran hükümet tasarısının genel gerekçesine bakmak yeter.
Tasarının genel gerekçesine yansıyan anlayışa göre karşılıksız çekin mutlaka yaptırımı olmalıdır, çünkü çek ekonomik hayatta önemli bir görev ifa etmektedir.
Hükümet tasarısının gerekçesinde çekin önemi ve mutlaka yaptırımı olması gerektiği vurgulanmaktadır.
“Ancak çekin ekonomik hayatta ifa ettiği görevde bir zafiyet yaşanmaması için karşılıksız çek keşide etme eyleminin tamamen yaptırımsız bırakılması uygun olmayacaktır. Bu nedenle, karşılıksız çek keşide etme eylemi için çek düzenleme ve çek hesabı açma yasağı şeklinde idarî nitelikte bir yaptırım uygulanması daha uygun bir çözüm olarak görülmüştür.”
Görüldüğü gibi tasarıya yansıyan anlayış ekonomik hayatı cezalarla dizayn etmekten yanadır.
Yine de karşılıksız çeke adli cezayı düzenleyen 6728 sayılı yasa ile çeke adli ceza yaptırımını kaldıran 6273 sayılı yasanın gerekçesi çelişmektedir.
Karşılıksız çeke adli yaptırımı sona erdiren ancak yaptırımsız bırakmayan 6273 sayılı yasanın genel gerekçesinde adli cezanın kaldırılmasının savunusu özetle;
Karşılıksız çeke adli cezanın ceza hukukunun ölçülülük ilkesi ile bağdaşmaması,
"….Suç işlenmesiyle bozulan toplum düzeninde adaletin sağlanması için suç işleyen kimseye uygulanacak ceza hukuku yaptırımlarının haklı ve ölçülü olması gerekir.”
Karşılıksız çek davalarının yıllarca sürmesinin anayasanın 141 ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinin 6 ıncı maddesine aykırı olması,
Karşılıksız çek davalarının ceza adalet sistemine büyük yük oluşturması,
“Bilindiği üzere, karşılıksız çek keşide etmek suçundan kaynaklanan uyuşmazlıklar ceza adalet sistemindeki iş yükünün önemli bir bölümünü teşkil etmekte ve bu fiil için adlî nitelikte yaptırım uygulanması ceza hukukunun yukarıda saydığımız ilkelerine uygun görülmemektedir.”
Çağımızda “ekonomik suça ekonomik ceza” anlayışının benimsenmiş olmasıdır.
Kanun koyucu (TBMM) 6273 sayılı yasa ile yukarıda açıklanan nedenlerle karşılıksız çeki suç olmaktan çıkararak idari yaptırıma bağlamayı öngörmüştür.
Karşılıksız çeki suç olmaktan çıkaran 6273 sayılı yasanın yürürlük tarihi 3 Şubat 2012’dır. Cezayı geri getiren 6728 sayılı kanunun yürürlük tarihi 9 Ağustos 2016’dır. İki kanun arasındaki süre yaklaşık 4 yıl 6 aydır.
4,5 yıllık sürede ne değişti?
Cezada ölçülülüğü düzenleye TCK 3’üncü madde değişmedi, AİHS’nin 6’ıncımaddesi değişmedi.
Değişen tek şey bu 4,5 yıllık sürede çek davaların ceza adalet sistemimizdeki yükü sıfırlandı.
6273 sayılı yasanın genel gerekçesinde Anayasanın 38/8 ve AİHS Ek 4 nolu Protokolün 1. Maddesi görmemezlikten gelinmiştir.
Anayasa 38/8
(Ek fıkra: 3/10/2001-4709/15 md.) Hiç kimse, yalnızca sözleşmeden doğan bir yükümlülüğü yerine getirememesinden dolayı özgürlüğünden alıkonulamaz.
Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesine Ek 4 Numaralı Protokolün 1 inci maddesi
“Hiç kimse, yalnızca sözleşmeden doğan bir yükümlülüğü yerine getirmemiş olmasından dolayı özgürlüğünden yoksun bırakılamaz.”
Çeke adli cezayı kaldıran yasanın genel gerekçesinde çekin yaptırımsız kalmaması anlayışı yerine anayasa ve anılan protokolde yer alan anlayış hakim olsaydı çeke ceza bugün geri gelmiş olmayacaktı.
İki anlayış arasındaki temel fark uygarlık anlayışındaki farktır.
Anayasa ve AİHS ek 4 nolu protokol bireyi ve bireyin özgürlüğünü korurken anılan hükümet tasarısına yansıyan zihniyet bireyi önemsemeyen kamucu bir anlayıştır.