Yazının konusunu oluşturan 6284 sayılı Ailenin Korunması ve Kadına Karşı Şiddetin Önlenmesine Dair Kanun[1] esasında yalnızca kadınları koruma altına almamakta şartların oluşması durumunda çocukları, erkekleri de koruma altına almaktadır. Fakat bizler, ülkemizin toplumsal yapısını, çoğu insanın kadının toplum içindeki yerini dizayn edebilme hakkını kendilerinde kolaylıkla görebilmelerini, en önemli ve üzücü olarak başkaları tarafından yaşam hakkı elinden alınan kadınları dikkate alarak bu yazının başlığında -Koronavirüs Günlerinde Kadına Şiddet- ifadesini kullandığımızı belirtmek isteriz.
6284 sayılı Kanun yürürlüğe girmeden öncesinde aile içi şiddetin önlenmesini sağlamak amacıyla 4230 sayılı Ailenin Korunmasına Dair Kanun[2] yürürlükteydi. 4230 sayılı Kanun’un yanı sıra aile içi şiddete maruz kalan aile bireylerinin korunması amacıyla şiddet uygulayan aile bireyleri hakkında alınacak tedbirleri ve bu tedbirlerin uygulanmasına ilişkin usul ve esasları belirlemek amacıyla Ailenin Korunmasına Dair Kanunun Uygulanması Hakkında Yönetmelik[3] yürürlüğe girmiştir. Ülkemizde yaşanan şiddet olaylarının daha kapsamlı bir mevzuat ihtiyaç doğurmasından mütevellit 6284 sayılı Kanun yürürlüğe koyulmuştur.
- 6284 sayılı Kanun’un Amaç ve Kapsamı
6284 sayılı Kanun’un, şiddete uğrayan veya şiddete uğrama tehlikesi bulunan kadınların, çocukların, aile bireylerinin ve tek taraflı ısrarlı takip mağduru olan kişilerin korunması ve bu kişilere yönelik şiddetin önlenmesi amacıyla alınacak tedbirlere ilişkin usul ve esasları düzenlemektir. Görüldüğü üzere 6284 sayılı Kanun yalnızca kadınlara uygulanmamakla beraber yalnızca şiddete uğrayan kişilere de uygulanmamaktadır. Şiddete uğrayan kişilerin yanı sıra şiddete uğrama tehlikesi altında bulunan kişiler de uygulama alanı kapsamındadır.
- III. 6284 sayılı Kanun’un Uygulanmasında Uyulacak Temel İlkeler
6284 sayılı Kanun’un uygulanmasında ve gerekli hizmetlerin sunulmasında uyulacak temel ilkeler 6284 sayılı Kanun’un 1’inci maddesinin ikinci fıkrasında dört bent olarak sıralanmıştır. Buna göre uyulacak temel ilkeler, i) Özellikle kamuoyunda İstanbul Sözleşmesi olarak bilinen Kadınlara Yönelik Şiddet ve Aile İçi Şiddetin Önlenmesi ve Bunlarla Mücadeleye İlişkin Avrupa Konseyi Sözleşmesi[4] başta olmak üzere T.C. Anayasası ile Türkiye‘nin taraf olduğu uluslararası sözleşmeler ve diğer kanuni düzenlemeler, ii) Şiddet mağdurlarına verilecek destek ve hizmetlerin sunulmasında temel insan haklarına dayalı, kadın erkek eşitliğine duyarlı, sosyal devlet ilkesine uygun, adil, etkili ve süratli bir usul izlenmesi, iii) Şiddet mağduru ve şiddet uygulayan için alınan tedbir kararlarının insan onuruna yaraşır bir şekilde yerine getirilmesi, iv) 6284 sayılı Kanun kapsamında kadınlara yönelik cinsiyete dayalı şiddeti önleyen ve kadınları cinsiyete dayalı şiddetten koruyan özel tedbirler ayrımcılık olarak yorumlanamayacağı şeklinde sıralanabilecektir.
- IV. 6284 sayılı Kanun Kapsamında Şiddet Türleri
- Ev İçi Şiddet
Şiddet mağduru ve şiddet uygulayanla aynı haneyi paylaşmasa da aile veya hanede ya da aile mensubu sayılan diğer kişiler arasında meydana gelen her türlü fiziksel, cinsel, psikolojik ve ekonomik şiddeti ifade etmektedir. Ev içi şiddet kapsamında fiziksel temas ile bedene zarar vererek fiziksel şiddet uygulanabileceği gibi eşine para vermemek suretiyle ekonomik şiddet, kişiyi denetim altına alarak psikolojik şiddet de uygulanabilecektir.
- Kadına Yönelik Şiddet
- Şiddet
Kişinin, fiziksel, cinsel, psikolojik veya ekonomik açıdan zarar görmesiyle veya acı çekmesiyle sonuçlanan veya sonuçlanması muhtemel hareketleri, buna yönelik tehdit ve baskıyı ya da özgürlüğün keyfî engellenmesini de içeren, toplumsal, kamusal veya özel alanda meydana gelen fiziksel, cinsel, psikolojik, sözlü veya ekonomik her türlü tutum ve davranışı ifade etmektedir.
- 6284 sayılı Kanun Kapsamında Alınabilecek Koruyucu ve Önleyici Tedbirler
6284 sayılı Kanun kapsamında korunan kişilerle ilgili olarak mülki amir ve hakim tarafından koruyucu tedbirlere; yalnızca hakimler tarafından şiddet uygulayanlarla ilgili olarak önleyici tedbirlere karar verilebilecektir.
- Mülki Amir Tarafından Verilebilecek Koruyucu Tedbir Kararları
- Kendisine ve gerekiyorsa beraberindeki çocuklara, bulunduğu yerde veya başka bir yerde uygun barınma yeri sağlanması,
- Diğer kanunlar kapsamında yapılacak yardımlar saklı kalmak üzere, geçici maddi yardım yapılması,
- Psikolojik, meslekî, hukukî ve sosyal bakımdan rehberlik ve danışmanlık hizmeti verilmesi,
- Hayatî tehlikesinin bulunması hâlinde, ilgilinin talebi üzerine veya resen geçici koruma altına alınması,
- Gerekli olması hâlinde, korunan kişinin çocukları varsa çalışma yaşamına katılımını desteklemek üzere dört ay, kişinin çalışması hâlinde ise iki aylık süre ile sınırlı olmak kaydıyla, on altı yaşından büyükler için her yıl belirlenen aylık net asgari ücret tutarının yarısını geçmemek ve belgelendirilmek kaydıyla Bakanlık bütçesinin ilgili tertibinden karşılanmak suretiyle kreş imkânının sağlanması.
Aynı maddenin ikinci fıkrası uyarınca gecikmesinde sakınca bulunan hallerde birinci fıkrada sayılan barınma ve koruma tedbirleri ilgili kolluk amirince alınabilecektir. Kolluk amiri evrakı en geç kararın alındığı tarihi takip eden ilk iş günü içinde mülkî amirin onayına sunar. Mülkî amir tarafından 48 saat içinde onaylanmayan tedbirler kendiliğinden kalkmaktadır.
Hakim tarafından korunan kişilerle ilgili verilebilecek koruyucu tedbir kararları, 6284 sayılı Kanun’un 4’üncü maddesinde sıralanmıştır. Buna göre ilgili tedbir kararları şu şekildedir:
- İşyerinin değiştirilmesi,
- Kişinin evli olması hâlinde müşterek yerleşim yerinden ayrı yerleşim yeri belirlenmesi,
- 4721 sayılı Türk Medenî Kanunu[5]’ndaki şartların varlığı hâlinde ve korunan kişinin talebi üzerine tapu kütüğüne aile konutu şerhi konulması,
- Korunan kişi bakımından hayatî tehlikenin bulunması ve bu tehlikenin önlenmesi için diğer tedbirlerin yeterli olmayacağının anlaşılması hâlinde ve ilgilinin aydınlatılmış rızasına dayalı olarak 5726 sayılı Tanık Koruma Kanunu[6] hükümlerine göre kimlik ve ilgili diğer bilgi ve belgelerin değiştirilmesi.
- Hakim Tarafından Verilebilecek Koruyucu Tedbir Kararları
Hakim tarafından şiddet uygulayan kişilerle ilgili verilebilecek önleyici tedbir kararları, 6284 sayılı Kanun’un 5’inci maddesinin birinci fıkrasında sıralanmıştır. Buna göre ilgili tedbir kararları şu şekildedir:
- Şiddet mağduruna yönelik olarak şiddet tehdidi, hakaret, aşağılama veya küçük düşürmeyi içeren söz ve davranışlarda bulunmaması,
- Müşterek konuttan veya bulunduğu yerden derhâl uzaklaştırılması ve müşterek konutun korunan kişiye tahsis edilmesi,
- Korunan kişilere, bu kişilerin bulundukları konuta, okula ve işyerine yaklaşmaması,
- Çocuklarla ilgili daha önce verilmiş bir kişisel ilişki kurma kararı varsa, kişisel ilişkinin refakatçi eşliğinde yapılması, kişisel ilişkinin sınırlanması ya da tümüyle kaldırılması,
- Gerekli görülmesi hâlinde korunan kişinin, şiddete uğramamış olsa bile yakınlarına, tanıklarına ve kişisel ilişki kurulmasına ilişkin hâller saklı kalmak üzere çocuklarına yaklaşmaması,
- Korunan kişinin şahsi eşyalarına ve ev eşyalarına zarar vermemesi,
- Korunan kişiyi iletişim araçlarıyla veya sair surette rahatsız etmemesi,
- Bulundurulması veya taşınmasına kanunen izin verilen silahları kolluğa teslim etmesi,
- Silah taşıması zorunlu olan bir kamu görevi ifa etse bile bu görevi nedeniyle zimmetinde bulunan silahı kurumuna teslim etmesi,
- Korunan kişilerin bulundukları yerlerde alkol ya da uyuşturucu veya uyarıcı madde kullanmaması ya da bu maddelerin etkisinde iken korunan kişilere ve bunların bulundukları yerlere yaklaşmaması, bağımlılığının olması hâlinde, hastaneye yatmak dâhil, muayene ve tedavisinin sağlanması,
- Bir sağlık kuruluşuna muayene veya tedavi için başvurması ve tedavisinin sağlanması.
Gecikmesinde sakınca bulunan hallerde mülki amirler, yukarıda sayılan ilk dört önleyici tedbiri alabilecektir. Kolluk amiri evrakı en geç kararın alındığı tarihi takip eden ilk iş günü içinde hakimin onayına sunar. Hakim tarafından 24 saat içinde onaylanmayan tedbirler kendiliğinden kalkmaktadır.
6284 sayılı Kanun’un 5’inci maddesinin üçüncü fıkrası uyarınca hakim, 5395 sayılı Çocuk Koruma Kanunu’nda yer alan koruyucu ve destekleyici tedbirler ile 4721 sayılı Kanun hükümlerine göre velayet, kayyım, nafaka ve kişisel ilişki kurulması hususlarında karar vermeye yetkilidir. 4721 sayılı Kanun hükümlerine göre nafakaya hükmedilmemiş olması ve şiddet uygulayanın ailenin geçimini sağlayan yahut katkıda bulunan kişi olması durumunda hakim, 6284 sayılı Kanun’un 5’inci maddesinin dördüncü fıkrası uyarınca şiddet mağdurunun yaşam düzeyini de göz önünde bulundurarak -talep edilmese dahi- tedbir nafakasına hükmedebilmektedir.
- VI. Şiddet veya Şiddet Uygulama Tehlikesini Herkes İhbar Edebilir Mi?
Evet, 6284 sayılı Kanun’un 7’nci maddesi uyarınca şiddet veya şiddet uygulanma tehlikesinin varlığı hâlinde herkes bu durumu resmi makam veya mercilere ihbar edebilecektir. Bu noktada söz konusu ihbarların belki de bir kişinin hayatını kurtarabileceğini dikkate aldığımızda aslında bireyler açısından vicdani bir sorumluluk olarak nitelendirilebilecektir. Bu sebeple böyle bir durumla karşılaşılması halinde doğrudan resmi makam veya mercilere ihbarda bulunulması yerinde olacaktır. Yapılacak ihbarların dikkate alınmayacağını düşünme ihtimaline binaen ihbarı alan kamu görevlilerinin 6284 sayılı Kanun kapsamındaki görevlerini gecikmeksizin yerine getirmek ve uygulanması gereken diğer tedbirlere ilişkin olarak yetkilileri haberdar etmekle yükümlü olduğunu vurgulamak isteriz.
- Geçici Maddi Yardım Yapılması
6284 sayılı Kanun’un 17’nci maddesinin birinci fıkrası uyarınca geçici maddi yardım kapsamında on altı yaşından büyükler için her yıl belirlenen aylık net asgari ücret tutarının otuzda birine kadar günlük ödeme yapılmaktadır. Korunan kişinin birden fazla olması hâlinde, ilave her bir kişi için bu tutarın %20’si oranında ayrıca ödeme yapılacaktır. Bununla birlikte, ödenecek tutar hiçbir şekilde belirlenen günlük ödeme tutarının bir buçuk katını geçemeyecektir. Korunan kişilere barınma yeri sağlanması hâlinde belirlenen işbu tutarlar %50 oranında azaltılarak uygulanmaktadır.
6284 sayılı Kanun’un 9’uncu maddesinin birinci fıkrası uyarınca 6284 sayılı Kanun kapsamında verilen kararlara karşı tefhim veya tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içinde ilgililer tarafından aile mahkemesine itiraz edilebilecektir. Aynı maddenin ikinci fıkrasında yer alan prosedürü takiben üçüncü fıkra kapsamında itiraz merci kararı bir hafta içerinde verecektir. İtiraz üzerine verilen kararların kesin olduğunu belirtmek isteriz.
- IX. 6284 sayılı Kanun Kapsamında Şiddet Önleme ve İzleme Merkezleri
Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı, 6284 sayılı Kanun’un 14’üncü maddesinin birinci fıkrası kapsamında tercihen kadın personelin istihdam edildiği, şiddetin önlenmesi ile koruyucu ve önleyici tedbirlerin etkin olarak uygulanmasına yönelik destek ve izleme hizmetlerinin verildiği şiddet önleme ve izleme merkezlerini[7] kuracaktır. İşbu merkezler çalışmalarını, yedi gün yirmi dört saat esasına göre yürütmektedir. Halihazırda birçok ilimizde bu merkezler kurulmuş olup destek ve izleme hizmetlerini vermektedir.
- Şiddet Uygulayanın 6284 sayılı Kanun Kapsamında Verilen Tedbir Kararlarına Aykırı Davranması
Hakkında tedbir kararı verilen şiddet uygulayan, 6284 sayılı Kanun’un 13’üncü maddesinin birinci fıkrası uyarınca, 6284 sayılı Kanun gereklerine aykırı etmesi halinde, fiili bir suç oluştursa bile ihlal edilen tedbirin niteliğine ve aykırılığın ağırlığına göre hâkim kararıyla üç günden on güne kadar zorlama hapsine tabi tutulabilecektir.
Tedbir kararlarının gereklerine aykırılığın her tekrarında, zorlama hapsinin süresi on beş günden otuz güne kadardır. Bununla birlikte zorlama hapsine dair toplam süre altı ayı geçemeyecektir.
- XI. Sonuç
Malumunuz olduğu üzere koronavirüs etkisinde olağanüstü dönemlerden geçmekte ve bu süreçte sokağa çıkma yasağı tedbirleri ile karşılaşmaktayız. Maalesef bu süreç kadın cinayetlerinin durmasını sağlamamış ve koronavirüs tedbirlerinin hakim olduğu Nisan ayında 16’sı evinde, 3’ü sokakta, 1’i arazide olmak üzere toplam 20 kadın öldürülmüştür[8]. Bu verilerden anlıyoruz ki Nisan ayında öldürülen kadınların %80’i evlerinde öldürülmüştür. Bu noktada yazımızda değindiğimiz koruyucu ve önleyici tedbirlerin kadınlar başta olmak üzere şiddet gören veya şiddet görme tehlikesi altında bulunan kişiler açısından hayati önem arz ettiği anlaşılmakta olup bu kişilerin yalnız olmadığını, böyle bir durumla karşılaşılması durumunda resmi makam veya mercilere, bulundukları il barolarının kadın hakları komisyonlarına başvurulabileceklerini vurgulamak isteriz.
Şiddetin son bulduğu güzel günler dileğiyle…
Av. Volkan ALKILIÇ & Av. Eren Can KAPMAZ
[1] 20 Mart 2012 tarih ve 28239 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanmıştır. İşbu yazı kapsamında kısaca “6284 sayılı Kanun” olarak anılacaktır.
[2] 17 Ocak 1998 tarih ve 23233 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanmıştır. İşbu yazı kapsamında kısaca “4230 sayılı Kanun” olarak anılacaktır. 6284 sayılı Kanun’un 23’üncü maddesiyle yürürlükten kaldırılmıştır.
[3] 1 Mart 2008 tarih ve 26803 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanmıştır.
[4] Sözleşme 11 Mayıs 2011’de imzaya açılmış ve ülkemiz 12 Mart 2012’de bu sözleşmeyi onaylayan ilk ülke olma özelliğine sahiptir.
[5] 08 Aralık 2001 tarih ve 24607 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanmıştır. İşbu yazı kapsamında kısaca “7201 sayılı Kanun” olarak anılacaktır.
[6] 05 Ocak 2007 tarih ve 26747 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanmıştır.
[7] Uygulamada “ŞÖNİM” olarak adlandırılmaktadır.
[8] İşbu veriler Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu Nisan Ayı Raporu’ndan temin edilmiştir.
(Link: , Erişim Tarihi: 04 Mayıs 2020)