Ee, her hikâyenin bir sonu var.
Muhteşem bir macera yaşadım.
İçinde insana ait her duygu vardı.
Komediden trajediye kadar insanlık yelpazesinde bulunan her rengi burada birarada, birlikte gülüp, birlikte ağlayarak gördük.
Bir gün bu gazetenin araştırmalara, romanlara, filmlere konu olacağını sanıyorum.
Böyle bir gazete çıkartan, bunun için büyük bedeller ödeyip, büyük acılar çeken Başar Aslan herhalde başrolü alır.
Bunu hak ediyor.
Onun cesaret edebildiğine bugüne dek kimse cesaret edemedi.
Bu gazeteyi sıfırdan kuran Alev Er bence bu gazetenin büyük kahramanıdır.
Onsuz bu gazete asla kurulamazdı.
Neşe Düzel, bu gazetenin ve ülkenin vicdanı olarak hepimize yol gösterdi.
Yasemin Çongar gazetenin ruhuydu, bu gazeteyi o birarada tuttu.
Her gazetede iyi yazarlar vardır ama bu gazetedeki kadar iyi, dürüst ve yürekli yazarın birarada olduğu başka bir gazete olmadığını söylemek abartı sayılmaz.
Ve tabii benim çocuklarım.
Onlara çocuklarım dediğim için umarım alınmazlar, hepsini de gerçekten çocuğum gibi gördüm.
Çok büyük çoğunluğu gazeteciliğe burada başladı.
Sadece çocuklarım değil aynı zamanda kahramanlarım onlar.
İstanbul’da, Ankara’da, Anadolu’nun kentlerinde, kasabalarında, köylerinde en zor şartlarda çalıştılar.
Ne acılara direndiler, ne yoksulluklara katlandılar.
İlkeleri ve inançları için genç yaşlarında nice dünya nimetinden vazgeçtiler.
Yargılandılar.
Onlarla hep iftihar ettim, onlarla birlikte çalışma şansına eriştiğim için hep onur duydum.
Bu insanlar hep birlikte bu ülkeye ilkeli ve dürüst gazeteciliğin ne olduğunu gösterdiler.
Beni de aralarına kabul ettikleri için hepsine minnettarım.
Unutamayacağım bir beş yıl yaşadım burada.
Ama artık gitme vakti.
Asıl işime, romanıma dönüyorum.
Bu gazeteyi, bizi hep destekleyen, bizi hep yüreklendiren, bizi hiç yalnız bırakmayan okuyuculara emanet ediyorum.
Hoşçakalın.