Hallac-ı Mansur’un canı pahasına savunduğu tekçilik (En-el Hak), eşitlikçi bir yaklaşımla; herkesin ve her şeyin birliğine inanıştır. Kimse kimseden üstün, hiçbir şey hiçbir şeyden değerli değildir. Çünkü tümü tek varlıktan meydana gelmiştir ve her şey o tekin tezahürüdür.
Her ne kadar softalar bunu onun ermişliğini ilan, yani Hak’ka ulaşmış olduğunu anlatmak için söylediğini iddia etse de bu tümüyle gerçek dışıdır. Çünkü bu sav sufiliğin alçak gönüllülüğüne uymaz. Bu olsa olsa zahiri softalarının kendi çıkarları için uygun gördükleri bir propaganda malzemesi olabilir.
Modern çağların önemli sorunlarından biri olan Faşizm de bir tür tekçilik iddiasındadır. Ama onun tekçiliğinin, ötekinin değersizliği gibi ‘minik’ bir farkı vardır, Halac’ın monizminden. Faşist kendi kutsal ülküsünü her şeyin üstünde tutar ve evrendeki her şey o ülkü için gözünü kırpmadan feda edilebilir.
“Yaratılanı yaratıcıdan ötürü sevmek” felsefesini sloganlaştırıp iktidar olanların, süreç içerisinde kendi ülküsüne hizmet etmeyen yaratılmışları tümden yok sayarak, başta kendi halkı olmak üzere, tüm insanlığın ve kendisinin olmayan tüm varlığın acımasız bir düşmanına dönüşmesi ne kadar da kolay oluyor.
Evrensel tözün bu denli farklı görüntülerinin bu kadar kısa sürede ortaya çıkması ise insani bir hal olsa gerek. Evrime inanmayanların bu denli hızla evrimleşmesi nasıl bir kara komedidir bilemedim.
***
Faşist gücü tekeline alıncaya dek monisttir. Gücü tekeline aldığı andan itibaren artık kendinden başka hiçbir gücün varlığına tahammül edemez.
O nedenle Faşist;
Başkalarına karşı duyarsızdır,
Şiddet yanlısı ve acımasızdır,
Sözünün üstüne söz söylenmesini kabul etmez,
Gölgesinden korkar,
Güvensizdir,
Hukuku iktidarının sürdürülebilmesi için araç olarak kullanır.
***
Tümüyle insani olan tekbenci yaklaşımlar, tarih boyunca sayısız masum çocuğu acımasız katillere dönüştürmüş ve tüm kirli savaşlar ötekinin düşmanlığı üzerinden kendini meşrulaştırmıştır.
Savaşan taraflar öldürmeyi de ölümü de kutsarlar. Ölen hangi taraftan olursa olsun şehittir. Herkes kendi davasının haklı, kendi tanrısının tek, kendi dininin biricik, kendi yolunun doğru olduğuna inanır. Öylece uzar gider bu yaman çelişki zinciri. Ta ki, sonsuz evrenin tek insan için yaratıldığına inanmaya varıncaya dek…
Oysa evren zıtların uyumuyla sürdürür varlığını.
Farklılıkların birlikteliğiyle ya da…
“Ben tanrıyım!” diyen Hallac kendini tözün parçası saydığı için yaşamın sonsuzluğunda barış içinde varlığını sürdürür. Değişerek, dönüşerek, kah kendi kah öteki olarak…
“Kavgam” diyen Faşist ise kendini tözün varlık nedeni saydığı için yok edicidir.
Yok ederek semirir ve sonunda kendini yok eder.
…ve Anka kuşu misali her kez yeniden havalanır tarihin çöplüğünden insanlık.
Av. Abdurrahman Bayramoğlu
İstanbul – 23.07.2020