Yasalar, halk adına ve halkın sorunlarını çözmek için yasama yetkisine sahip TBMM tarafından çıkartılır. Ancak yapılacak yasaların, kamu yararına uygun olması temel ilkesi dışında; genel, objektif, eşitlik ilkesine uygun ve hangi amaç için yapılıyor ise o amacın gerçekleşmesini sağlayacak yeterlilikte olması gerekir.
Eğer bu niteliklere uygun bir düzenleme yapılmamışsa, norm yığınlarına yeni birisi eklenmiş olur. Sorun çözme yeteneği olmayan düzenleme, “kötü bir yasa” olarak, yasalar arasındaki yerini alır.
Kötü yasa, yeterince tartışılmadan, ben yaptım oldu mantığıyla hazırlanmış yasadır. İyi niyetle yola çıkılmış olsa da amaca uygun düşmeyen ve sorun çözmeyen bir norm düzenlemesidir. Beceriksizce hazırlandığı için uygulamada kargaşa yaratır, hatta yorum yapmayı dahi engelleyerek toplumsal ihtiyaçları karşılamaz.
“Kötü niyetli yasa” ise hazırlık aşamasından itibaren önceden belirlenmiş “özel” sonuçlar elde etmek için düzenlenen, amacı, niyeti kötü, kamu düzenine, Anayasaya, hukukun genel ilkelerine açıkça aykırı yasa demektir.
Avukatlık Kanunu’nda değişiklik yaparak çoklu baro sistemine geçmeyi öneren yasa teklifi matematik ve mantık kurallarını bilerek alt üst etmesi ve taşıdığı amaç dikkate alındığında tam olarak “kötü niyetli yasa” örneğidir.
Kötü niyetli yasa, bizzat yasa yoluyla haksızlık ve hukuksuzluk yaratılması demektir.
Kötü niyetli yasa, tutarlılığı olmayan, belli bir mantık ve matematiğe bağlı olmadan çıkartılan yasa demektir.
Kötü niyetli yasa, ahlaki temeli bulunmayan yasa demektir.
“Avukatlık Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi” incelendiğinde;
Teklifte Kanunun amacı, “Kamu hizmeti niteliğinde serbest bir meslek olan avukatlık mesleğinin daha iyi bir şekilde icra edilebilmesi amacıyla Avukatlık Kanunu’nda bazı değişiklikler yapılmaktadır. Düzenlemeler, kurumsal yapı ve meslekte karşılaşılan bazı sorunlara çözüm bulunmasına ilişkin hususları kapsamaktadır.
Avukat sayısı fazla olan barolarda, avukatlık hukukuna ilişkin iş ve işlemlerin yürütülmesinde gecikmeler meydana gelebilmektedir. Teklifle, avukat sayısı fazla olan barolarda baro hizmetlerinin daha sağlıklı yürütülebilmesi amacıyla, aynı ilde birden fazla baronun kurulabilmesi imkânı getirilmektedir. Buna göre, avukat sayısı beş binden fazla olan barolarda iki bin avukatın yazılı başvurusu üzerine o ilde yeni bir baro kurulabilecektir.”Şeklinde açıklanmıştır.
Kanunun amacı ile bu amaç için yapılan düzenlemelerin arasında bir bağlantı olmadığı açıkça görülmektedir. Yasa teklifi, öncelikle gerçek amacını gizlediği için kötü niyetlidir.
Yasa teklifi, yasaya tabi olacak avukatların / baroların görüşü alınmadan, inatlaşma uğruna, “muhalif” barolara haddini bildirme amacıyla hazırlandığı için kötü niyetlidir.
Yasa teklifi, muhatap aldığı kesimin çıkarını eşit biçimde hesaba katarak hazırlanmadığı için, ahlaken haklılık taşımadığından kötü niyetlidir.
Yasa teklifi, Anayasa’nın; hukuk devleti kuralı ile ilgili 2’nci, yasa önünde eşitlik kuralıyla ilgili 10’ncu, seçme ve seçilme hakkıyla ilgili 67’nci ve meslek kuruluşlarıyla ilgili 135’nci maddelerine açıkça aykırı olduğu için kötü niyetlidir.
Yasa teklifi, her beş bin avukata bir delegelik öngörürken, iki bin avukatın kurabileceği baroya dört delegelik vererek, matematik ve mantık kurallarını açıkça çiğnediği için kötü niyetlidir.
Yasa teklifi, 45 üyeli bir baroya 4 delege öngörürken 4500 üyeli bir baroya da dört delege öngörerek temsilde adaleti yerle bir ettiği için kötü niyetlidir.
Yasa teklifi, Türkiye’deki toplam avukatların %57sini temsil eden 3 büyük baroya, toplam delegelerin sadece %7.5 kısmını temsil hakkı tanırken, %43 nü temsil eden diğer 77 baroya ise delegelerin %92.5’nin temsil hakkını tanıdığı için kötü niyetlidir.
Yasa teklifi, Türkiye’deki avukatların sadece %22.7’si siyasal eğilim olarak (kendisini milliyetçi, muhafazakar ve dindar olarak tanımlayan) iktidara yakın olduğundan hiçbir büyük baroda yönetimde olamamasının hıncını yasa yoluyla almaya kalkarak, yasa yoluyla haksızlık yarattığı için kötü niyetlidir.
Yasa teklifi, azınlığın çoğunluğa hükmetmesini sağlama amacını güttüğü için kötü niyetlidir.
Yasa teklifi, halkın adalet arayışına çözüm üretmek yerine “böl – kolay yönet” ilkesine göre baroların gücünü kırarak adil yargılanma hakkını baltaladığı için kötü niyetlidir.
Yasa teklifi, yargının özelleşmesine hizmet ettiği, avukatlık mesleğini etkisizleştirmeye ve itibarsızlaştırmaya çalıştığı için kötü niyetlidir.
Yasa teklifi, mevcut sistemin demokratik olmadığını ileri sürerek yola çıktığı halde tümüyle anti demokratik bir sistem önerdiği için kötü niyetlidir.
Ancak unutulmasın ki; evrensel hukuk ilkeleri ve kendi hukukumuz “kötü niyeti” korumaz. Aksine hukuk, kötü niyeti mahkûm eder. Türk Medeni Kanun’un 2. maddesine göre;
“Herkes, haklarını kullanırken ve borçlarını yerine getirirken dürüstlük kurallarına uymak zorundadır.Bir hakkın açıkça kötüye kullanılmasını hukuk düzeni korumaz.”
Yasa teklifi TBMM’den geçerse Meclis, hak ve yetkisini açıkça kötüye kullanmış olacaktır. Bu durumda kötü niyetli yasayı ortadan kaldırmak Anayasaya Mahkemesinin görevi haline gelecektir. Yüksek Mahkeme bu görevi yerine getirmez ise dürüstlük kuralına uymamış olacaktır!
Son söz: kötü niyetli yasa yapıcılarıyla müzakere edilmez, mücadele edilir.
Av. Dr. Başar YALTI