Irkçılık, mezhepçilik, kin ve şiddet Ortadoğu Coğrafyasının en büyük hastalığıdır. Suriye içsavaşını birinci sorumlusu ABD değildir.
Irkçılık yapanların, kin ve intikam tohumu ekenlerin ulusalcı saflarda yeri olmaması gerekir..


Bugün Ortadoğu’da ne var? Mezhep çatışmaları, ırkçılık, şiddet ve kan var.. Neden peki böyle?

ABD emperyalizminin yüzünden..  Bugün Suriye’de iç savaşın tarafları ABD ve Suriye halkı mıdır?

Hayır!

Suriye iç savaşında savaşan taraflar El Kaide, El Nusra ve Esad yanlılarıdır. Katledilenlerin çoğu alevidir.

Bir ülkenin yurttaşları, mezhep, din ve ırk savaşına tutuşmuş, sen suçlu ABD diyorsun; ABD ne yapacaktı? Elbette kendi çıkarına geleni yapacak..

İşte bu tavır tam bir şarklı tavrıdır.. Kendi kusurunu başkalarında aramak..

Diğer bir şarklılık da kin ve şiddet söylemidir

Ülkenin başka etnik kökenden olan insanlarını, başka mezhepten, farklı düşünenleri hain ilan etmek onlara ölüm vaat etmek..

Ülke insanları aklını peynir ekmekle yemiş, birbirini katlediyor; suçlu ABD veya AB.. Ne akıl bu?

Osmanlı İmparatorluğu’nun çöküşü

Osmanlı İmparatorluğu kapitalizmle birlikte ortaya çıkan ulusçu(milliyetçi) akımların sonucunda parçalanıp çöktü.. İttihat Terakki havadan uçan kuşu tutsa bu sonucu engelleyemezdi. İttihat Terakki’nin bizzat kendisi milliyetçi akımların etkisinde kurulmuştur.

Tarihçiler, İttihat Terakki üyeleri olan Osmanlı paşalarının Afrika ve Filistin çöllerinde savaşa giderek balkanları boşaltmalarını onların vizyon yokluğuna bağlamaktadırlar.. Vizyonları olsa ne yazardı, sonucu birkaç yıl geciktirmekten başka!..

İttihat Terakki üyeleri yürekli, cesur ve yurtsever insanlardı ancak onların kahramanlıkları Osmanlı İmparatorluğu’nun çöküşünü durduramadı, durduramazdı..

Türkçülük söylemi

Bugün Türkiye’de Türkçülük söylemi ile onu bunu hain ilan edenler Türkiye’yi parçalayacak tohumları ekmektedirler. Irkçı söylemler bu topraklarda yeşermez, yeşerirse Cumhuriyetin sonu olur..

Türkçülük söylemi Ulusalcılık bayrağı altında yapılıyorsa bu çok daha vahimdir çünkü ulusalcılık bugün Türkiye’nin tek ve en diri kalmış damarıdır.

Biz ulusalcılığı Türkçülük olarak değil, yurtseverlik olarak anlıyoruz ve seviyoruz. Eğer ulusalcılık Türkçülük ise yani ırkçılık ise bizden uzak olsun.. Irkçı bir söylem bu ülkeyi bölecek, iç çatışmalara sürükleyecek en tehlikeli söylemdir. Bu nedenle biz Türk Milleti deyince Laz, Kürt, Türk hepsini birden içerdiğine inanıyoruz..

Milliyetçiliğin çoğu faşizme, enternasyonalizmin çoğu anarşiye götürür.. Biz ikisine de karşıyız..

Kürt baro başkan adayı Av. Feyzi Çelik

Bugün adaletbiz’de önceki dönem Kürtlerin İstanbul Barosu başkan adayı Av. Feyzi Çelik’in yazısını okuyunca içimize su serpildi. Ne diyor Feyzi Çelik?

Feyzioğlu’nun konuşması iyi hazırlanmış, kapsamlı, bütünlüklü bir konuşmaydı. Basın ve özellikle hükümet yetkilileri Feyzioğlu’nun hükümetin otoriterleşmesi ve çoğulcu demokrasinden uzaklaşması yönündeki eleştirilerini ön plana çıkardı. Başta başbakan olmak üzere Adalet Bakanı ve Başbakanın siyasi başdanışmanı TBB Başkanını bu eleştirilerini anlamak yerine onu ve Baroları tehdit anlamına gelecek beyanlarda bulunarak, tıpkı Gezi Olaylarından sonra Mimar ve Mühendis Odalarının yetkilerinin intikamcı bir anlayışla geri alınması gibi baroların seçim sistemini değiştireceklerini söylediler. Bu konuda değişiklik hazırlıkları zaten vardı. Çok kısa bir süre içinde Avukatlık Kanununda avukatlara ve barolara danışılmadan herhangi bir torba yasa içinde Avukatlık Kanunu gündeme gelirse şaşırmamak gerekiyor. Hükümet, Feyzioğlu’nun şahsında tüm baroları ve avukatlık mesleğini hedefe koymuş durumdadır. Feyzioğlu’nun eleştiri ve önerileri mevcut anayasal düzenin ötesinde değildir. Her şeyden önce sahip olduğu ifade özgürlüğünü kullanmaktadır. Buna rağmen hükümet tarafından hedef haline getirilmesi ileriki günlerde linçe dönüşme tehlikesi taşımaktadır. Baroların ve avukatların bu linçe şimdiden karşı duruş sergilemeleri avukatlık mesleği ve hukuk devletinin bir gereğidir.”

Av. Feyzi Çelik hükümetin ve yandaşlarının intikam duygusu ile Feyzioğlu ve barolara karşı linç girişimi başlattığını söylüyor ve birlikte bu linç girişimine karşı çıkma çağrısı yapıyor..

Siz bir de gelin İstanbul Barosu Yönetim Kurulu üyesi Av. Hüseyin Özbek’in  Önce İlke Çağdaş Avukatlar GOOGLE Grubu’ndaki yazılarına bakın..

Av. Hüseyin Özbek’in yazıları ihanet suçlamaları ile yüklü..

HEP DERİM YA, BUNLAR AYDINSA BEN DENİZLİYİM...BUNLAR HAİNİN ÖN ENDE GİDENLERİDİR...

ELBET BİR GÜN....BİR GÜN MUTLAKA.....

Bunlar yazının başlığı, gerisini okumaya gerek var mı? Burada ne yok ki?..

Hainin önde gideni, elbet bir gün… Mutlaka..

Hain suçlaması var, tehdit var, kin var..

İşte  Ortadoğu’dan İnsan Manzaraları..

Yazıdan bir bölüm daha..

“Taraflardan birinin Türkiye ve Türk milleti olduğu ihtilaflı konularda mutlak be mutlak karşı tarafa hak vermek bizim çağdaş münevverlerin en doğal refleksidir. Ankara’ ya karşı Brüksel’ in, Washington’ un yanında olmak, Kandil’ den gelen sesleri armonize ettikten sonra halka sunmak sömürge aydını olabilmenin icaplarındandır.

Sistemin izin verdiği ölçüde açılım, buyurduğu ölçüde kapanım, güç merkezleri arasında salınım, fırsat bulduğunda Türk’e ait değerlere toptan saldırı yine sömürge aydını olmanın gereklerindendir. Son günlerde hız kazanan Fıratsız, Diclesiz, GAP’sız Türkiye- Batı sömürgesi Kürdistan açılımıyla münevverlerimizin açılımı arasındaki hayranlık uyandırıcı uyum bir yerlere not edilmelidir. “

Bir başka yazısında Av. Hüseyin Özbek TÜSİAD’ı hainlikle suçluyor. Bakın ne diyor?

TÜRKİYE’NİN SERMAYESİNDEN SERMAYENİN TÜRKİYE’SİNE - Hüseyin Özbek

“TÜSİAD’ın yeni kompozisyonuna eklenen etnik motifle yeni Türkiye mozaiğinin tamamlandığı anlaşılmaktadır. Kadoil Şirketinin sahibi Tarkan Kadooğlu’nun; “Ben Şırnak’lıyım.TÜSİAD yönetimine giren ilk işadamıyım.Türkiye’nin en önemli sivil toplum kuruluşlarından biri olan TÜSİAD yönetimine girdiğim haberi bölgede çok büyük bir sevinç yarattı.Herkesin bildiği gibi ülkemizin en büyük sorunlarının başında Kürt sorunu geliyor.Her iki tarafın pozitif barışa yönelik adımlar attığını görüyoruz. Biz bu hayalimizden hiçbir şekilde geri adım atmayacağız sözleri TÜSİAD’ın etnoekonomik yeni yol haritasının koordinatlarını göstermektedir. “

Ne yaman çelişkidir ki TÜSİAD’a AKP hükümeti de savaş ilan etmiştir. Ama siz bu çelişkilere aldırmayın, Ortadoğu bu çelişkilerle ve anlamsızlıklarla dolu çünkü..

Irkçılık yapanların, kin ve intikam tohumu ekenlerin ulusalcı saflarda yeri olmaması gerekir.. 

Rahmi Ofluoğlu