Sevgili dostlar Mudanya mütarekesini bilirsiniz, hani şu İsmet Paşa’nın 3 devletin temsilcilerine karşı masa başında direndiği ve zaferle ayrıldığı mütareke;

                Geçenlerde mütareke binasını ziyaret etmeye gittim. Restorasyonu tamamlanalı birkaç yıl olmuş, dış cephesi muazzam görünümlü, manzarasını zaten, denize sıfır konumlu bir bina için anlatmaya bile gerek duymuyorum.

                Adım attığım andan itibaren tarih kokan, insanı içine çekip o yılları yaşatan bir yapı. El işçilikleri, odalarını sarıp sarmalayan orijinal eşyalar, İsmet Paşanın, yaverinin giysileri, mütarekenin yapıldığı tarihte yayımlanan gazetelerin sayfaları, masa ve sandalyeler muazzam.

                Bir de, mütarekede binasında misafirlere rehberlik eden bir görevli var. Tam da görevlinin önünden geçtiğim esnada, görevli misafirlere şöyle sesleniyor “ fotoğraf çekmek yasaktır, ancak Bakan yakınıysanız serbesttir, Sizin Bakana yakın mı uzak mı olduğunuzu bilmediğimden, risk almıyorum ve fotoğraf çekebilirsiniz”…

                Şaşırdım, kalakaldım öylece, kendime gelip yanına yaklaştım, durumu izah etmesini rica ettim, başladı anlatmaya tabiki görevli kardeşim.

                Beyefendi dedi, burası müze ve burada fotoğraf çekmek yasaktır, duvarlarda da buna dair yazılar mevcuttur. Bu yasak Kültür Bakanlığı tarafından konulmuştur. Daha ziyade müzelerde fotoğraf çekme yasağı evrensel bir kural, bir zorunluluktur. Ancak 1 hafta 10 gün kadar önce bir misafirimiz geldi, müzeyi ziyaret ediyor, ben de kendisine eşlik ediyorum. Pat pat pat flaşlar yanıp sönmeye başladı, müze evinin içerisinde bir sürü fotoğraf çekti.  Bunun yasak olduğunu, tarihi eşyalara zarar verdiğini belirttim ancak bana dönerek, ben Bakanın hocasıyım, Sen bana karışamazsın, ben VİP (very important person – çok önemli insan)’im, seni şikayet edeceğim diyerek bağırdı çağırdı.

                Şikayet mi! etmiş tabikide, görevini yasalar çerçevesinde yaptığı için. Kültür Bakanlığından aramayan, sormayan, sıkıştırmayan, bağırıp çağırmayan, kışkırtmayan, hakkında soruşturma açacağız demeyen kalmamış.

                Ne diyeyim!

                Bu hocalar, bu akıl hocaları, aklı olmayan akıl hocalarıdır bizi bizden alan, bizi bizden uzaklaştıran.

                Roosevelt; “Bir insanı ahlâken eğitmeden, sadece zihnen eğitmek; topluma bir bela kazandırmak demektir”    derken, bu güzide hocalarımızı kastetmiş vesselam.     

                Sevgi ve Saygılarımla…

Ulaş SABANCILAR

Katılım Büro-Sen Gnl.Bşk.Yrd.

(Basın ve Halkla İlişkiler)