Efsane gruplar, müthiş organizasyon ve imkanlar dahilindeki altyapı. Sanatçıların sahne zamanlamalarında sekme yoktu hiç, alabildiğince tuvalet, bir o kadar da duş vardı, yeme-içme stantları ise hem uygun hem de hızlıydı.
Binlerce rock sever katıldı festivale, yaklaşık benim de bulunduğum çadır kampta 2000'e yakın çadır vardı. Gündüz kahvaltı, deniz, kum, güneş, sohpet, muhabbet; gece ise alabildiğine müzik, alabildiğine eğlence hakimdi festivalde.
Birilerinin tabiriyle züppe görünümlü, dövmeli, piercingli, küpeli, uzun saçlı tipler oldukça fazlaydı.
4 gün boyunca orada yaşadım, havasını teneffüs ettim, suyundan içtim, ortamında kaldım. Birçok dost edindim, sabahlara kadar süren beyin fırtınaları yaşadık.
Eğitimli, kültürlü, bir o kadar çevreye saygılı, bir o kadar insanı seven, topluma, kendisine, doğasına sahip çıkan insanlardan ibaretti festival.
Halen daha öğrenemedik toplumca; adamlığın, insanlığın açılımını; küpeli diye hiçe saydığımız insanlar; adam geçinenlerden daha bi adam daha bi kadın, daha bi insan.
Tek bir kavgaya, tek bir kız hırgürüne, tek bir tartışmaya şahit olmadım. Tek şahit olduğum saygı, saygı ve sevgi.
Neticeten; toplum olarak janjana, etikete ve en önemlisi de ambalaja önem vermeyi bırakıp bizi etkilemesine izin vermeyelim artık.
Yaşanılabilir bir hayat; doğayla barışık olmaktan, insanı önce muhatap alıp Ona saygı duymaktan geçiyor sevgili dostlar.
Zincirlerimizle, bizi mahkum eden, tutsak eden, esir eden zincirlerimizle hayatımıza devam etmek zorunda değiliz.
Toplumca zincirlerimizi atıp; kuş gibi hafif, kuş gibi özgür olma vakti gelmedi mi daha?
Sevgi ve Saygılarımla…
Ulaş SABANCILAR
Katılım Büro-Sen Gnl.Bşk.Yrd.
(Basın ve Halkla İlişkiler)
e-mail : [email protected]