Kimilerimiz “ben bu ekonomi işinden hiç anlamam” falan dese de, Türkiye ekonomisinin önünde hepimizi ilgilendiren bir büyük sınav var. Beceremezsek batacağız, becerebilirsek çıkacağız milletçe.
Dolayısıyla hepimiz bu işin nasıl olacağını -ya da nasıl olamayacağını- düşünmek ve tartışmak zorundayız.
“Benim tuzum kuru, yaş olanlar düşünsün” diyebilir miyiz? Diyemeyiz… “Oldum olası yaş” olanın durumu o kadar değişmeyecek olsa da, iyi kötü “kuru” olanın kaybedeceği çok şey olabilir.
O zaman gelin bu konulara ne kadar hazırlıklı ya da hazırlıksız olduğumuzu görmek için şu aşağıdaki 20 soruyla küçük bir deneme yapalım.
Defter, kitap, yanındaki ile tartışmak serbest. Sonucu sadece vereceğiniz yanıtlar belirleyecek. Soruları “doğrudur” ya da “yanlıştır” diye yanıtlayacaksınız. Değerlendirme kolaylığı açısından, bir yandan da kaç tanesine “doğrudur” dediğinizi aklınızda tutun.
* Sorular: 1.İnsanların kazancı artmıyor, kredi kartı taksitlerini ödeyemiyorlarsa, onları rahatlatmak için kredi kartı taksitlerini arttırmak akıllıca bir yöntemdir.
2.Ülkede tasarruf oranı giderek azalıyor, sınai yatırımlar için sermaye sıkıntısı çekiliyorsa ekonomide bunu aşmanın yolu; halkı, ellerindeki birikimlerini peşinat yapıp üzerine biraz da bankalardan borçlanmakla konut almaya, parayı inşaata yatırmalarına teşvik etmek gerekir.
3.İşsizlik had safhada, işveren sıkıntıda, iş yerleri kapanırken hasbelkader iş bulmuş olanların ücretlerinin arttırılmasını öngörmek ülkedeki istihdamı ve refahı arttırmanın en doğru yoludur.
4. Bir ülkenin ihracatını arttırmasının bir yolu da, yerli paranın(TL) değerini yüksek, döviz fiyatlarını düşük tutmaktır.
5.Memleketteki gıda üretimi yetersiz kalıyorsa, bunu çözmenin yolu bu yetersizliği ithalatla gidermektir.
6.Bütçeden tek kuruş harcamadan ülkeye büyük yatırımlar kazandırmak; yolları, köprüleri, barajları özel sektöre yaptırıp “yap-işlet” gerisini 19-49 yıl sonra düşünürüz demek halkın bu ekonomik yatırımlardan dolayı yükünü azaltır.
7.Dış borçları çevirmede zorlanan bir ülke, piyasadaki faiz oranı üzerine baskı kurup onu ne kadar düşürürse, ülke o kadar çok ve o kadar ucuza borçlanma fırsatı yakalar. 8.Bir ülkede kara yollarına ne kadar yatırım yapar, otobanları ne kadar artırırsanız otomobiller o kadar hızla yol alır ve kilometre başına yakıt masrafını düşürür ki; bu da ithal petrole ödeyeceğiniz dövizi önemli ölçüde azaltır.
9.Ülkede kişi başına düşen milli geliri arttırmanın, yoksulluk oranını düşürmenin yolu, fakir fukaraya mümkün olduğu kadar çok gıda, kömür, para yardımı yapmaktır.
10.İstanbul’un trafik sorununu çözmenin yolu, bu göçü tersine çevirmeye gayret etmek değil; şehre olan göç ve yapılaşma ne kadar artıyorsa, aynı oranda; boğazın üzerine köprü, altına tünel yapmaktır.
11.Katma Değer Vergisi, ÖTV gibi mal ve hizmet üzerinden alınan vergiler ne kadar yaygınlaştırılırsa o kadar adalet sağlanır, çünkü ticari kazanç, servetler gizlenip kaçırılabilse de bu vergilerden kaçmak o kadar kolay değildir.
12.Ücretlerden alınan vergiler ücretlilerin vergileridir. Ödeyen onlardır. Bu vergilerin işverene bir yükü olmadığı gibi onun işçilik giderlerini ve dolayısıyla üretim maliyetlerini etkilemez.
13.Ülkedeki yoksulluk sınırı 4500 lira iken 1600 lira aylık ücret elde edenin vergilendirilmesi asla yanlış değildir. Anayasa herkesin mali gücüne göre vergi vermesini emrettiğine göre, asgari düzeyde de olsa, her kazanç sahibini mutlaka vergilendirilmesi adaletli bir uygulamadır.
14.Zorunlu sağlık sigortası, ülkedeki herkesin sağlığının güvence altına alınabilmesi açısından yararlı bir uygulamadır. Kişisel gelirinin asgari ücretin üçte birini aştığı “hesabedilen” herkes, bu rakam açlık sınırının altında olsa bile primini ödeyip bu sosyal devlet uygulamasından yararlanmalıdır.
15. Son üç ay içinde herhangi bir biçimde iş arama kanallarına başvurmamış olanlar ülkedeki işsiz sayısı hesabında “işsiz” sayılmazlar. Çünkü işsiz demek, son üç ayda en az bir kere iş arama kanallarını kullandığı halde iş bulamamış kişi demektir.
16.Bir ekonomide işe almada kadınlara ne kadar “öncelik” verilirse, yani bir yere erkek alınacak iken yerine kadın alınsa, o ekonomide istihdam hacmi o kadar artar.
17.Ülkedeki Suriyeli göçmenlere istihdam imkânı verilirse ekonomimizin yükü azalır.
18.Türkiye en pahalı benzini tüketmektedir. Benzin fiyatı içindeki vergiler önemli ölçüde örneğin yarıya düşürülürse insanlar daha mutlu olurlar. Çünkü ucuz benzin araç kullanmayı ucuzlatır, özel araç sahiplerine trafiğe daha ucuza ve daha çok çıkma şansı verir.
19.Bayram tatillerini arttırır, yabancının gelmediği otellere kendi halkımızı doldurursak turizmde yaşanan önemli kaybımız ortadan kalkar.
20.Bir ülke ekonomisi tüketimini arttırma yoluyla “büyüyorsa” o büyüme oranında “kalkınmış sayılır”. Türkiye son yılda yüzde 4,5 büyüdüğünde, iktisaden yüzde 4,5 oranında “kalkınmış” sayılır. * Sorular bu kadar. “Peki, sonuç nedir?” derseniz: “Cevapsız” bıraktıklarınızla “doğrudur” dediklerinizin toplam sayısını (20)’den çıkarın, kalan rakamı ikiye bölün. -Sonuca itiraz her zaman mümkün ama- çıkan sayı; tam not 10 kabul edildiğinde aldığınız ekonomi notudur.